Anlatsam Mı Anlatmasam Mı Final

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.



** bana açıklamarından sonra sessizce bırakıp gitmem
ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilememle alakalı olsa gerek
ebruyu dövmüş olmamı pek yadırgamayacağı kesindi
tüm bunları bu denli açık bir dille anlatması aslında
bir kışkırtma planı da olabilirdi.onu dövsem konu dağılacak ve aramızda
konuşulan konu onu dövmüş olmam olacaktı.
ayrıca ben azapları onun vicdanına bırakmak için konuşmadım bile
sessizce gitmek fazlasıyla yetmişti ona
mesajlara başlaması için ‘ne yaptım lan ben’ evresini tamamlaması gerekiyordu
onu içinde sürüklediğim durum son saniyede kendi kalesine gol atma pişmanlığından başka bişey değildi
suçu başkasına atma şansı kalmamıştı.
kalbimin tüm hücrelerinden küfür yiyor af diliyor ama hiç birşeyin değişmeyeceğini biliyordu
benim ettiğim küfür ise kalbimin tüm hücrelerine idi
çekip gidemiyordum.
telefon numaramın onda varlığına inat değiştirmiyordum. duvara çarpmıyordum telefonu
tep tepkim kayıtsız kalmak onu kaile almamaktı.
belki bilmeyerek kendimi daha da çekici yapıyordum ama gitmesi gerekiyordu
bunu kendisi bir mesajında söyleyince ortak bir arkadaştan doğruluğunu teyit ettim
her mesajına verilecek binlerce sorulu cevabım olmasına rağmen hep sustum
otelin önüne gelme ve arabası ile geçme girişimlerine hep kayıtsız kaldım
aslında tecrübeleniyordum
pişman ve affedilmeyi bekleyen bir insanın sınırları nedir onu öğreniyordum
ayın 15i gelip geçerken o hala alanyada idi.
geçen zamanın baskısını kendimde hissetmemle iyice ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim.
affetmeyi hiç istemediğim halde
mesaj yazmasını bekliyor. yazmayınca bişey mi oldu amk diye dertleniyordum.
bir sonraki mesajda önce derin bir nefesle rahatlayıp sonra yine sinirleniyordum
göresim bile geliyordu amk
kolay değildi aşk
ben onu, onun beni sevdiği gibi sevmemiştim ki
kalbim tek parçaydı. bölüp bölüp insanlara dağıtmamıştım ki onun gibi
benim için aşk sen yağmur ol ben buluttu
ama o işine gelince bana yağıyor işine gelince bulut oluyordu
aynı şeyleri ceyhuna da yapıyordu
sırılsıklam kalan hep ben oluyordum
zaman ilerledikçe
olm kelebek kız gidicek amk sonra hiç görüşmeme ihtimalin var bırak inadı git
aklına geleni sor. küfür etceksen et döveceksen döv diyordu ama her seferinde siktir et amk dedim
**ben konuşmadıkça o yüklendi mesajları arttırdı
-kelebek
-bir kere konuşalım ne olursun
-affetmen için ne yapmam gerektiğini söyle yeter
-ben başkası ile yapamam kelebek
-çok seviyorum seni
-ne istersen yaparım
-geleyim de konuşalım ne olursun
-iyi misin
-cevap ver lütfen
-kelebeeek
-bişey söyle
-otele geliyorum
-ben böyle yaşayamam lütfen
-dışardayım
-bi kere göreyim
-işe gitmem gerekiyor ama sen affedinceye kadar gitmeyeceğim.
-bana aşkın ispat yolunu söyle
tarzında mesajlar attı durdu çoğaltarak
sonr otelin önünden gelip geçmeleri otelin önünde durmalara
buna bağlı olarak otelin önünde olduğunu belirten mesajlar atmaya
içeri geleyim konuşalım lütfen gibi yalvarmalara çevirdi
bazen tek başına sessizce oturdu gitti
bazen uzun uzun bekleyip gitti
bazen yağmur engel oldu beklemesine
bazen de sırılsıklam oluncaya kadar bekledi
tüm bunları yapıyor olması iki şeyi iyice belirgenleştirdi düşüncelerimde
ya gerçekten çok seviyor
ya da benden intikam olmak için bir evre olan benim affetmemi bekliyordu
sonra iki gün ses soluk kesildi
hiç bir mesaj atmadı
otele de hiç gelmedi
sonra mesajlara ”affedeceğini bilerek herkes bekler.ben affetmeyeceğini bile bile seni bekleyeceğim”diye devam etti
-beni hala sevdiğini biliyorum yoksa yazdığım mesajlar sana iletilmezdi dedi
bu bir nevi bana yem atmaktı
bir daha ki mesajına iletim raporu gelmesi onu hala sevdiğimi ispatlayacaktı
telefonun kartını çıkarıp atabilirdim ama yapmadım
sonra ki mesajını 10 saat sonra attı
-lütfen allahım iletilsin yazıyordu mesajında
mesajlarına devam etti



** -şükürler olsun
aynı gece ülkemizi etkileyen kötü hava koşulları alanyayı da sarmıştı
yağmur şiddetli bir şekilde yağarken
bir mesaj geldi
-otelin önünde bekliyorum.bir kere göreyim gidecem lütfen
mesajı aldıktan sonra dışarı baktığımda yağan yağmur vicdan yaptı
yağmurum olamamıştı ama yağan yağmurumda sırılsıklımımdı
ne kadar dayanabilir kiyi test ederken onun çoktan ıslanmış olması gerekiyordu
güvenliği çağırıp ona gitmesini söylemesini istedim
-abi yağmur yağıyor alalım içeri dedi
ısrarlı bakışlarıma rağmen
-abi yazık ya deyince tamam al içeri ben odaya çıkıcam taksi çağır gitsin.ben onunla görüşmek istemiyorum dedim
tamam abi dedi
ben yukarı çıktım odama
5 dk sonra kapım çaldı
otel odalarında gözetleme deliği olmadığı için şuursuz bir sesle
-kim o diyebildim
-benim abi aç dedi güvenlik
-ne oldu dedim
-senin yukarı çıktığını görüşmek istemediğini söyledim. oturdu ağlıyor bi havlu bari ver abi dedi
-olm niye oturtuyorsun taksi çağır gitsin dedim.
-ben nasıl diyeyim abi çıkıp karşısına istemiyorum desene dedi
-senden iş bekleyen ebesinden göt beklesin amk. bekle havluyu vereyim götür dedim
-abi çok ayıp ediyon.ben gidiyorum aşşağı iniyorum karışmam ne yaparsanız yapın dedi
-lan olm dur desemde gitti.
olay tekrar tekrar götüme girdi
havluyu götürmesem hastalanacak
ama ben götürsem ben hasta iken beni ziyarete bile gelmemiş birine götürecektim
şimdi aşka hastası olan o oydu
belki de bendim
zira aşşağı inip siktir git lan burdan bir daha gelme diyemiyordum
hastalanmaz inş diye dua ediyordum
hangimiz hastaydık
hangimiz aşk için hastalanmadık
hasta iken merhamet aramadık
tek tedavinin karşılıklı sevmek olduğunu bildiğimiz halde
doktorun iyileştiremiyor olması veya ilacın işe yaramadığını düşündük
oysa her yalnız ayılıp bayılıyor bu hastalığa yakalanmak için
yoksa yalnızlık da mı hastalık
hepimiz hastayız amk
aldım havluyu çektim derin nefesi bastım zemin kata
açtım lobiye açılan asansör kapısını
karşımda hastalık hastası
tümörüm mikrobum
kalbimin bağışıklığı
aklımın karışıklığı

** serin suratımla havluyu önüne bıraktım
telefona yönelip bir taksi çağırdım
o havluya kurulanmak yerine yere bakıyordu
otelin ismini verip bir taksi istediğimde
ayağa kalktı
alt dudağı morarmış dişleri dişlerine değil vicdanıma vicdanıma vuruyordu
havluyu alıp
ona uzattım
-konuşamaz mıyız dedi
kafamı sağa sola yavaşça salladım
taksi dışardan korna ile seslendi
yönelmedi bile
yanağına yapışmış saçlarını aralayıp kulak arkası yaptı
kaşlarının su göletini elinin tersi ile boşalttı
zaten yüzüne patika kurmuş damlaları gözünden akanlarla besledi
adem elmasının yerini ne diyeceğine ön hazılık olarak oynattı
ama ssadece gözlerime baktı
o baktıkça zaman aktı
yaşlar aktı zaman aktı
derin nefesini burnundan aldı
-şimdi sana seni seviyorum derdim ama bana seni seviyorum’u gözlerde aramayı öğreten sensin, inan onlara dedi
taksici kapıya geldi abi geliyor musunuz diye
-geliyor dedim
-taksici kadar da mı değerim yok bi lafta bana söyle dedi
-siktir git dedim
dışarı çıktı taksiye gitti
ben vay amk ne yaptım lan ile iyi yaptın haketti orospu amk arasında iki omzumda ki meleklerle kalmışken
taksiye binmeden para verip gönderdi
iki üç dakika onun ne yaptığını kavramaya çalıştım
ama o yağmurun altında sadece bekliyordu
ne ona bakan yüzümü çevirebildim
ne de geri dönüp gidebildim
yağmurda bir süre bekledikten sonra
dışarı bende yürüdüm
-durma burda git dedim
-ben sana defalarca git dedim de sen nereye gidebildin dedi
bir konuşma içerisine çekilmeye çalıştığımı anladığım için sustum
geri dönüp odama çıktım



**orada ne kadar kaldı bilmiyorum ama sabah bir telefon ile uyandım
ebru olduğu için meşgule aldım
hemen arkasından bir mesaj geldi
-çok hayati bir mesele kelebek acilen hastaneye gelmen lazım.x hastanesindeyim dedi
ben dün gece üşümesine bağlı bir hastalanma olduğunu düşündüm önce ama
-kelebek tek benim için değil senin için de hayati bir mesele lütfen gel deyince iyice meraklandım
-ne oldu diye bir mesaj attım
-arayayım cevap ver geç kalıyor olabiliriz lütfen çok önemli dedi
telefon da 5 dk sonra çaldı
açtım
-acil hastaneye gel dedi
-ne oldu dedim
-burdan anlatamam hastaneye gel önünde bekliyorum dedi
bir türk olarak merakıma yenildiğim, dürüst olmak gerekirse onun başına kötü bir hastalık gelmiş olmasının tedirginliği ile hastaneye gittim
ama benim le ne alakası olabilir di ki?
ben hastaneye vardığımda sapasağlam dışarda bekliyordu
-hani hastaydın dedim
-kan testi yaptılar dedi
bunun arkasından gelecekleri düşük tansiyon ile dinlemeye başladım
-bulaşıcı bir hastalık şüphesi var testler pozitif çıktı dedi
-ne hastalığı dedim
-aids dedi. bunu derken bu kadar rahat oluşu beni çileden çıkarttı
ne aids i amk. kimden bulaştı? hassiktir ben de de mi vardı
-ceyhunla mı yattın dedim
-belki de sen elifle yattın dedi
-hiç utanmadın mı başkası ile yattıktan sonra bana geri gelmeye dedim
-ben başka kimse ile yatmadım kelebek tek sen oldun.ama hayatımı kararttın dedi
bu durumda kendimi ispatlamak zorunda kaldım
-ben teste girmeye hazırım.ama eğer temiz çıkarsam beni bir daha rahatsız etmeyeceksin söz mü dedim
-söz dedi
ebruya çok fena sinirliydim. hasta olduğuna göre kesin başkası ile yatmıştı.ve an itibari gözümden tamamen düşmüştü.
ama geçen sene yılbaşından önce bu hastalığı kapmışsa bana da bulaştırmıştı
hastane danışması ile görüştük
benden 8 tane vesikalık fotoğrafla nüfus cüzdanı örneğimi istediler
-ne alaka dedim
-keyfi test isteklerinde bunları istiyoruz beyefendi dediler. çok da umursamadım.
-ne zamandan beri bu hastalığa yakalandığımız da belli oluyor mu bu testte dedim.
-evet dediler
ebru gel götüreyim halledelim dedi
ben kendim giderim dedim
taksiye bindim telefonla bi kaç hastane ile ilişkisi olan arkadaşım aradım
-böyle böyle bir durum var benden bu evrakları istiyorlar dedim
-yeni çıkmış galiba haberim yok kelebek dediler
zaten hasta olma korkusu ile fazla da üzerinde durmadan
resimleri çektirdim 5 dakika içerisinde çıkan resimleri aldıktan sonra kimlikimsi bilgileri de ayarladıktan sonra
hastaneye geri döndüm.
iki kere kan aldılar
telefon numaramı alıp bana geri dönecekleri söylediler
ebru ben sana haber veririm dedi
-dua et benim tahmin ettiğim gibi çıkmasın dedim
otele geri döndüm
hiç mesaj gelmedi

13 Şubat Akşamına kadar
** -test sonuçlarını bugün aldım. yarın görüşelim dedi
-söyle sonucu benim
-şimdi olmaz yarın konuşalım sana sormam gereken çok önemli bir soru var dedi
-anlat şunu sinir etme dedim
-yarın yazdı sadece mesajda
hastaneyi aradım
aids olmadığımı söylediler.
bu durumda ebru benden geçen sene ayrıldıktan sonra birisi ile yatmıştı
ebru ile daha fazla konuşmaya gerek yoktu
ama verdiği randevuya gidip bir güzel içimi dökmek için fırsat doğmuştu
ertesi gün kalktım
duş yapıp üzerimi giyindikten sonra geliyor musun mesajına
-yarım saat sonra ordayım cevabını verdim
çağrıldığım yer kışın kapalı olduğunu bildiğim bir restauranttı.
ben onu restaurantın önünde görmeyi planlarken
resstaurantın açık olduğunu görüp sevgililer günü için açtıklarını gördüm
ama içerde muazzam bir kalabalık vardı ve ebru etrafta gözükmüyordu
ben restaurantın içi ile ilgilenmiyor çevreden gelen geçenlere bakıyordum
ebru ne zaman gelecek diye
bir araç yaklaştı
önümde durdu
bu kim lan derken
ebru indi
üzerinde gelinliği vardı
tam benim ondan istediğim gibi
tam bana anlattığı gibi bir gelinlikti
hayallerimizde konuştuğumuz gibi çok fazla makyaj yoktu
başımdan aşşağı kaynar sular döküldü
ebru beni çok fena sikicek diye düşündüm
yanıma geldi
bana baktı
-senin intikamın da böyle oluyormuş demek. mutluluklar dilerim dedim



** -ne intikamı dedi
-kiminle evleniyorsun dedim
-çok sevdiğim birisi ile dedi
-iyi hayırlı olsun.ama o biliyor mu ssenin hasta olduğunu dedim
-evet biliyor ama yanlış biliyor dedi
-nasıl yani dedim
-o testler ve resimler evlilik için prosödürdü kelebek.ben bu gelinliği tek bir kez giyerim onu da senin için giydim. düğünümüz de cumartesi günü olacak.
ilk bana sorcaklar ben evet dedikten sonra seçim senin olacak.ben içeri geçiyorum. hayır diyeceksen bile gel ben sana tüm hayatımı adamaya hazır olduğumu
tüm sevdiklerim kanun ve aşk önünde söyle dedi
tüm insanların tepkileri önünde rezil olmayı göze alarak bunu yapmış olması yok artık beni bu kadar seviyor olamaz dedirtti
ne yapacağım ulan ben şimdi derken
annemi aradım
-evlendin mi dedi
-sen nerden biliyorsun dedim
-yanıma gelip onu gelin olarak görmek isteyip istemediğini sordu dedi
-sen ne dedin dedim
-benim gelinim sensin zaten ama kelebek ne der onu bilemem dedim dedi
-ne diyeyim dedim
-bana soracak kadar kararsızsan hala seviyorsundur. benim senden tek isteğim var mutlu olman dedi
-sağol anne çok yardımcı oldun dedim imalı bir şekilde
-başka birisi ile evlenebilecek misin? kelelebek dedi
-bilmiyorum sen ne istiyorsun dedim
-ben annemin mutluluğunu yaşamak istiyorum dedi(torun sevgisi)
telefonu kapattım
içeri doğru yürüdüm
herkes bana bakıyordu
belki de tarihin en kötü giyimli damat adayı bendim.
damat mahaline oturdum
ebrunun gözleri gülüyordu
-teşekkür ederim dedi ebru
memur hemen konuşmaya başlayıp teferruat konuşmasından sonra ebruya sordu
tereddütsüz evet cevabının ardından
aynı sorular bana yöneltildi
benim nefes almalarımda gözler bende iken
ebru elimi tutup lütfen diye fısıldadı
-soruyu anlayamadı tekrarlar mısınız dedim memura
-kim anlayamadı dedi memur
-ebru hanım, lütfen tekrarlar mısınız dedim
memur ne olduğunu anlamaya çalışıren beni anlayan ebru gözlerime bakarak
-lütfen bana tekrar sorun dedi ebru
soru tekrarlandı
-sevgililer gününde hayatımda verebileceğim en büyük hediyem olan kalan ömrümü hastalıkta sağlıkta iyi günde kötü günde en sevdiğim kişii geçirmek
istiyorum evet evet evet dedi
soru bana yöneltildi tekrar
muhtemelen kalbimin bir refleksi olarak



—evet dedim
alkış kıyamet
imzalar
memurun ayağa kalkıp bizi karı koca ilan etmesi
herkes varken birbirimize dönerek sadece ikimizin kalmasından sonra
yüzündeki gülümsemenin bende yarattığı etki
yağmur çamur sel sonrası hayatıma doğan güneşin gökkuşağı rahatlatıcılığıydı
hata mı yapmıştım affederek hadi onu bırak evlenerek
neyse siktir et amk
gencebay babanın söylediğini herkes severek onaylıyorsa vardır bir bildikleri dedim
hatasıyla sevmeye devam ettim ebru
ellerini kaldıran kişi artık benim eşimdi
öpülmeyi bekleyen kadın artık müstakbel çocuklarımın annesi
aşkın ibaresi
kalan yıllarımın tesellisi
pişmanlıklarımın neyse’siydi
öptüm kalbime koydum aşkı
birkaç tebrikten sonra
-hadi gidelim dedim
-nereye dedi
-evlenmeden olmaz diyemeyeceğin şeyler yapmaya dedim
-deli dedi gülerek
-hiç akıllanmadım nasıl kandırdın beni yine dedim
-boşver gidelim hadi dedi
-nereye dedim
önce güldü
-nikah şekeri düğün yeri. sana damatlık, davetiye,oturacağımız evin serilmesi, balayı organizasyonu diye devam ederken
-geç kalıyoruz kadınlar evlenince çok dırdır yapar derlerdi de inanmazdım hadi gidelim dedim
düğün hazırlıkları aşamasında ekşını da davet ettim
-amına çakim arkadaşım adına çok sevindim. gelmek isterdim ama senin gibi askerliği bitirdikten sonra evlenmeyi bekleyen gençlerin
başında olmam lazım. gelinler bana emanet etti onları. mutluluklar dilerim diyerek teklifimi reddetti.
biz denildiği gibi erdik muradımıza
sizlerin kalan ömür hikayenizin sizin ve sevdiklerinizin dilediği gibi yazılmaya devam etmesini diler
hepinizin sevgililer gününü kutlarım.
kendini yalnız sananlar esas sevgilinin hayatta size değer aile bireyleri ile dostlarınız olduğunu
ve her yalnızlığın gelecek mutluluklar için bir evre olduğunu unutmayın..
saygılarımla..

4 yorum:

  1. Abi tebrik ederim sizleri ve ebru yengemi , hikayenin başından beri okudum 2,3 günde bitirdim sahurlara ,sabahlara kadar okudum.. ama merak ettim bundan önceki bölümde restoranda yüzük almıştın bu finaldede başı kavga ile başlıyor. bi bölüm silindimi yoksa aralık verekmi yazdın. ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen öyle be neden öyle oldu anlamadım ama çok iyiydi :'(

      Sil
  2. Abi valla cok duygulandim antalyaliyim bende gorusmek isterim

    YanıtlaSil
  3. allah bir ömür boyu sürdürsün mutlulugunuzu bizde inşallah gerçek mutlulugu buluruz

    YanıtlaSil