İşte Benim Hikayem Part 11

21 Temmuz 2013 Pazar yazildi.

-[güzel fikir]
——-


yaz gelmişti artık, sınavları bitmiş. okulun bitmesinede haftalar kalmıştı. hal böyle olunca daha fazla görüşürüz umudu mutlu ediyordu beni. yunusla öyküyle de daha fazla görüşür olmuştuk sınavlardan kurtulunca. bi gün hep beraberken (ben cansu yunus ve öykü) yunustan parlak bi fikir geldi.

“olum hazır bizim sınavlarımızda bitmiş, seninde kendi işin sayılır nasıl olsa. şu dörtlü bi kaç gün bi yerlere mi kaçsak? tatil gibi” dedi. çok güzel olurdu lan.

“olm iyi güzel diyon da cansu nasıl izin alacak” dedim.

“evet mümkün değil gibi görünüyor” dedi cansu beni onaylayarak ve hevesleri kursakta bırakarak. fakat yunusun onada parlak bi fikri vardı.

“bizim okulun gezisi yok mu kızım bu hafta sonu? ona gidiyoruz deriz bu dörtlü takılırız” dedi yunus. cansuya baktım, kafamıza yatmıştı bu fikir. fakat herhangi bi izin krizine karşı altyapı oluşturmak gerekti. cansu izin isterken öykü de yanında olacaktı ve okuldan alınmış bi takım gezi broşürleri de belge olarak sunulacaktı cansunun anasına babasına, özellikle abisine. izin bi şekilde koparıldı ve hafta sonu gidiyorduk tatile.

internetten 4 yıldızlı orta halli bi otel bulduk ve hafta sonuna 4 kişilik ve 4 gecelik rezervasyon yaptırdık. ben amcaoğlundan bi miktar nakit ile beraber arabanın anahtarını da kopardım. muhteşem bi tatil için herşey hazırdı. emindim ki hayatımın en güzel tatili olacaktı.

PART21-[deniz,kum,güneş ve aşk]
——-

akşamdan hazırlandı bavullar. son hazırlıklar yapıldı. yola erken çıkılacağı için erkenden yatıldı iyi geceler mesajlarıyla beraber. ertesi gün çalar saat çalmadan kalktım ilk defa. önce güzel bi duş aldım daha sonra saçlara hafif bi fön. tatil moduna girebilmek için v yaka tshirtimi ve kot kaprimi de giydim ve mesaj attım cansuma daha sonra diğerlerine. bizde güzel bi kahvaltı edip daha sonra çıkacaktık yola. geliyorum canım diye cevap geldi cansudan. sonra yunusa mesaj attım nerdesiniz olum diye. ondan da yoldayız cevabını alınca valide sultana yardım için mutfağa girdim. el birliğiyle kimse gelmeden güzel bi sofra hazırladık. ilk olarak cansum geldi, o da çoktan girmişti tatil moduna ve çok güzel görünüyordu. annemle öpüştükten sonra içeri geçtik. cansu otururken ben peder beyle biladeri uyandırdım. o sırada yunusla öyküde geldi. hep beraber geçtik kahvaltıya. güzel bi kahvaltının ardından çantalar bagaja sığdırıldı ve hayırlı yolculuk dilekleriyle ayrıldık bizim evden. yolda yemek içinde çarşıdan abur cuburuda depoladıktan sonra yollardaydık. amcaoğlunun ankara oyun havaları cdlerinin arasında bulduğumuz yabancı müzik cdsini taktık. çok eğlenceli bi 3 buçuk saatin ardından otelide sora sora bulmuştuk. aracı otelin otoparkına bıraktıktan sonra bavullarıda alıp geçtik otele. kayıtları yaptırdık. yunusla öyküye bi oda benle cansuya bi oda ayarlandı normal olarak. odaların temizlendikten sonra çıktık ve yerleştik daha sonra güzel bi öğle yemeği yedik. yemekleri gerçekten başarılıydı. garsonlarla, barmenle tanıştık. hepsinin kafa kırıktı, bi tane normal adam yok denilebilirdi otelde. hal böyle olunca havluları alıp plaja attık kendimizi. tıklım tıklımdı plaj, 4 tane boş şezlong bulabildik sonunda. havluları attıktan sonra biz cansuyla denize koştuk, yunusla öykü plaj barından içeceklerini alıp güneşlenmeyi tercih ettiler. keyfiniz bilir dedikten sonra denizdeydik cansumla. denizdede romantizmin dibine dibine vurduktan sonra şezlonglara döndük. şezlongları birleştirip yanyana uzandık. cansum başını göğsüme koydu o şekilde uzun süre keyfini çıkardık, denizin kumun güneşin. hayat buydu işte. ve ben kesinlikle en güzel tatilimi yaşıyordum..

plajda bi süre daha takıldıktan sonra otele döndük. hazırlanıp şehir merkezine indik. merkezde de güzel vakit geçirdik, alışveriş merkezlerini gezdik, sinemaya gittik, meydanda dolaştık derken geç olduğunu farkedince ve tekrar otele döndük. akşam yemeğini de yedikten sonra bardan kokteylleri alıp havuz kenarındaki otelin içinde fakat gözden uzak bi yerinde olan armutlara geçtik (oturmak için, içi pamukla dolu şeklinden dolayı armut deniyodu sanırım herneyse). içkileri yudumlarken, günü değerlendirdik ve tatilin ilk gününü öylece tamamladık. odalarımıza çıktık, ilk ben duş aldım ve altıma sadece bi şort geçirerek yatağa geçtim. cansumu bekliyorum duştan çıkması için, o arada televizyonu karıştırdım biraz derken cansum geldi uzandı yanıma. siyah bi şort, beyaz bi body giymişti. televizyonu kapattım, yatakta yatar pozisyonda suratımız arasında bi karış mesafe var yok, biraz muhabbetten sonra öpüşmeye başladık. kaçınılmaz sona yaklaşıyorduk.. buraları hızlı geçiyorum, malum son yaşandı beyler.

-[faum party]
——

sabah öperek uyandırılmak gibisi yokmuş beyler, o sabah bunu anladım. kalktık üzerime bi tshirt geçirdikten sonra yunusla öyküyüde alıp kahvaltıya indik. hafif bi kahvaltıdan sonra havluları alıp plaja gittik. bu gün daha tenha gibiydi, saatten dolayıda olabilirdi bu. deniz daha temizdi. öğle sıcağına kadar denizdeydik. deve güreşi, yüzme yarışı derken çok eğlendik. denizden çıktıktan sonra bi süre şezlonglarda takıldık. saat öğleyi geçmişti ki ayrıldık denizden otele geldik. yemeğimizi yedik ve su topu etkinliği vardı. oteldeki rus miktarıda azımsanmayacak derecede olduğu için her an çimdiğe maruz kalıyorduk kızlar tarafından. su topunun da ruslar vs. türkler şeklinde olacağını duyunca kızlar tarafından psikolojik baskı gördük bi süre fakat sonuçta ekip hazırdı bizim. kaleciler animatörler arasından ayarlandı ve dörde dört bi maç olucaktı. karşı takımda 2 kız 2 erkek şeklindeydi fakat hal ve tavırlarından birbiriyle bi alakaları olmadığı anlaşılıyordu, yeni tanışmışlardı. maç başladı, ilk sayı onlardan geldi. bi biz bi onlar derken kızlardan birinin ister istemez yakın markajında kalmış olmamdan olacak ki bizim kızlar rus kızlara saldırdı ve maç ister istemez yarıda kesildi. kıskançlık krizleri tutmuştu resmen. kızlar adına özür dileyip ayrıldık havuzdan. odada kısa süreli triplere, tavırlara maruz kaldıktan sonra bi şekilde gönüller alındı ve akşam yemeğinde hep beraberdik. masada da uyarılar devam etti aşırı kıskançlığın etkisinde. muhabbet o şekilde sürerken animatör yanımıza geldi.

akşam şu diskoda köpük partisi var, biletler şu kadar. gitmek isterseniz saat 22de otelin önünden servis kaldırılıcak. şeklinde bi konuşma yaptıktan sonra biz bi konuşalım diye yolladık elemanı. fena fikir sayılmazdı. zaten aklımızda vardı disko club tarzı bi yere gidelim diyorduk değişiklik amaçlı. herkesin de fikrini aldıktan sonra karar verdik gece gidecektik. elemanı tekrar çağırdık ve biletleri temin ettikten sonra ortaklaşa aldığımız karar ile diskodan önce kafaları çekecektik, malum o tarz mekanlarda sarhoş olmak mümkün değil en azından bizim gibi dar gelirliler için. otelin barında çakırkeyf kıvamını gördükten sonra otelin servisi gelmişti. 15dklık bi yoldan sonra geldik diskoya. kapıda 2 tane izbanduttan bozma bodyguard damsız ayıklıyordu resmen, elimizi kolumuzu sallayarak geçtik içeri. kalabalığın içine dalmadan kıyıda boş bi masaya geçtik. gelen elemana sadece 4 tane bira söyledik, bi şey içmeden de olmaz diyerek. etrafa baktım kodomanlar, ensesi kalınlar belli ediyorlardı kendilerini. damsız alınmamasına rağmen metrekareye düşen abaza sayısı hayli fazla görünüyordu. bunlar bi şekilde sızmayı başaranlardı sanırım. biralarla birlikte cips kuru yemiş ve meyve tabağıda geldi masaya. biraları bitirdikten sonra yavaştan dans alanına doğru yanaştık. köpük partisi henüz başlamamıştı. herkesin içine sokamazdık elbet kızları, kıyıda kendi halimizde ayak uydurduk müziğin ritmine. cırtlak sesli bi hatun coşkuyla ingilizce bi şeyler anons ettikten sonra anladık ki köpükler geliyo. deli gibi eğlenecektik, bunun için geldik buraya. köpüğü görür görmez atladık alana. cansunun elini bırakmıyordum. deli gibi dans ediyor, zıplıyorduk yukarıdan köpükler akarken. çıldırmıştı herkes resmen. sırılsıklam olmuştuk ki elimi cebime attım, telefon cebimdeydi. cansuya sordum onunkide aynı şekilde. şimdi hapı yuttuk işte dedim kendi kendime fakat artık olan olmuştu, alkolün de yarattığı etkiyle boşveeer dedim ve eğlenmeye devam ettik. deliler gibi eğleniyorduk ki yorulduğumuzu anladığımda gidelim dedim ve çıktık dışarı. bi süre sonra yunusla öyküde göründü sırılsıklam şekilde. ve diğer otel sakinleride tek tek toplandı ve servis kalktı. serviste titriyordu herkes. ben sarıldım cansuma. tir tir titriyorduk. telefonlara baktık o sırada bi tek yunusun telefon çalışıyodu. bi tek onunki çakmaydı ve bi tek onunki çalışıyodu, bu duruma topluca şaşırdıktan sonra otele geldik. odalara çıkıp kurulandıktan sonra bi büfeye girip 35lik vodka 4 tane enerji içeceği. 8 kadarda bira alıp sahile gittik. sabaha kadar içtik, kafalar zaten güzelken katlandıkça katlandı bu durum. resmen sarhoştuk hepimizde. ikili şezlonglar halinde birbirimize sarılmış vaziyette sızıp kalmışız sabaha doğru.

Part 12>

0 yorum: