age of empires ta kafiri nasıl altettik part 2

27 Temmuz 2013 Cumartesi yazildi.




4 nisan 1214: bu sabah tebdili kıyafet halkı teftişe çıktım. ormanın orada erkekli kadınlı odun kesiyorlar. orman, sakat yet. "olmaz böyle" dedim, hamdi çavuş'a haber verdim bundan sonra haremlik selamlık olacak.

7 nisan 1214: deli ibrağam geldi, bitirmiş kayalıkları. "daş kalmadı" diyor. daş nasıl kalmaz? her yer daş toprak kaya. "valla kalmadı ağam" diyo. hepsini toplamış. tırsıyorum ben bu deliden.

12 nisan 1214: akşam üzerine town center önünde dört beş genç bir araya gelmişler fısır fısır konuşuyorlar. yanlarına geldim, "napıyorsunuz gençler?" dedim. çağ atlatıyorlarmış. "biraz zaman alacak ama atlayacaz" dediler. hanıma haber verdim kapıları iyi kilitlesin ben yokken. milletin gidişi gidiş değil.

19 nisan 1214: susuzluktan ölüyorum günlerdir. kimsenin su içtiği yok. çeşme yapalım dedim ipleyen olmadı. dere mere de yok. nasıl dayanıyorlar anlamıyorum. hamdi çavuş "bünye alışıyo bir zaman sonra beyim" diyor. bilemiyorum. çok zor.

22 nisan 1214: hafta sonu bugün tatil. canım sıkıldı tavlayı kapıp hamdi çavuşlara gittim. ben içeri girince alelacele bir şeyler sakladı bu. bıyığı sakalı ıslak hep. "neydi o ne sakladın" dedim bir şey yok diye inkar etti. ana bi baktım ki testi testi su var. zula yapmış şerefsiz. bir de beni yiyor.

24 nisan 1214: hamdi'ye üç beş okçu verdim yenice'ye yolladım. ağlamaklı oldu. gideceksin, "saldır" dedim. "Allah Allah" diye diye gitti. burnu sürtsün biraz.

25 nisan 1214: araştırdım köyde herkesin suyu varmış. kendimi çok kötü hissediyorum.

27 nisan 1214: gençler hala köy meydanında. %70 olduk, yakında çağ atlayacaz diyorlar. Allah akıl fikir versin. inceden tırsmıyorum değil.

2 mayıs 1214: şerefsiz kurt yine dadandı. hatice bacıyı toptan almış gitmiş bu sefer. bi ibrağamdan bir de şu kurttan ne çektik arkadaş.

5 mayıs 1214: hamdi çavuş geri geldi bu sabah. yenice'nin altından girip üstünden çıkmışlar. "daş üstünde daş, omuz üstünde baş" bırakmadık dedi. kadın erkek çoluk çocuk kılıçtan geçirmişler hepsini. "naptınız yazıktır günahtır" dediysem de dinletemedim.

6 mayıs 1214: hamdi hıyarı iyice kahraman oldu, omuz üstünde gezdiriyorlar. şenlikler panayırlar. hacı cemal efendi'ye sordum katli vacip midir diye "haşa zinhar haramdır" dedi. hamdi'yi kurda yollamayı düşünüyorum, hele biraz zaman geçsin.

14 mayıs 1214: bu sabah zelzele oldu, dışarı fırladım don gömlek. baktım herkes aynı kıyafet. "günlük kıyafetle mi yatıyorsunuz lan?" diye çıkıştım. bir de hepsi aynı elbiseyi giyiyor. zevk yok adamlarda. bu köylü milleti adam olmaz. olmaz.

16 mayıs 1214: az evvel ani bir gürültüyle irkildim. çan gibi desem değil, değişik bir ses. odun kırılır gibi. çıktım baktım town center'dan gençler koşa koşa geliyorlar "çağ atladık çağ atladık" diye. çok pis tırsıyorum bunlardan. bir şey de yapamıyorum korkudan.

17 mayıs 1214: çağ açıp çağ kapatan bey diye lakap takmış gençler bana. sevmeye başladım bunları. kulağa da hoş geliyor.

23 mayıs 1214: yeniceliler afedersin ağzımıza sıçtılar. dördü beşi kılıçla okla daldılar duvara, yıkıldı gitti. şerefsiz ibrağam. deliye duvar yaptırırsan olacağı bu. kadınlarımızı alıp götürdüler. o sakallarını şeyettiğimin ihtiyarı da gelmiş. hololo hololo feleğimiz şaştı.

24 mayıs 1214: hamdi'ye üç dört köylü verip yukarı çayıra yolladım. oraya göçebiliriz belki. burada yeniceliler rahat vermeyecek.

26 mayıs 1214: konu bulmakta zorlanıyorum. ard arda beş ay yazdım. biraz ara vereyim diyorum. save diye bir şey varmış, hacı cemal efendi helaldir dedi. fetvayı aldım. sonra yine yazarım. kalın sağlıcakla.

2 haziran 1214: kaç gündür düşünüyorum bir anlam veremedim. herkes mavi giyor. oduncusu mavi, seyisi mavi, okçusu mavi. bina yapıyoruz binalar mavi. Allah'ım çok pis tırsıyorum bu köyden.

4 haziran 1214: kaya bey akıncı birliği kurmuş. topu topu 4 atlı bir aşşa bir yukarı bayırda tepikliyorlar. yanıma çağırttım, atları nerden buldun diye sordum. cevab veremedi.

6 haziran 1214: town center'da ihtiyar heyetini topladım. "niye herkes mavi giyiyor?" diye sordum. "töredir" dediler. "ben bu töreyi bozarım" diye çıkıştım, vurdum kapıyı çıktım dışarı.

14 haziran 1214: kurdun peşine taktığım gençler yine yenice'ye gitmişler gizlice. tarladaki köylü kadınların arasında biraz dolanmışlar. sonra köylüler town center'a gitmiş, bizim gençler de "bu kadınlar yollu" diye peşlerinden gitmişler. anam.. bu kadınlar town center'a girince pencereden balkondan bizim gençlere "ahlaksızlar sapıklar" diye daş sopa ne varsa nasıl saldırmış hacavat etmişler bunları görseniz. ağız burun kafa ne varsa kırmışlar. canlarını zor kurtarmışlar. iyi oldu, akıllansın pezevenkler.

16 haziran 1214: geçen hafta ihtiyarlara çok pis trip attım ama olmuyor yapamıyorum. mavi kıyafete ben de hastayım. gece gizli gizli giyip geziniyorum. Allah'ım neler oluyor bize.

17 haziran 1214: gençlerden biri söyledi yeniceliler de kırmızı giymeye başlamış. artık düşünmeyi bıraktım.

24 haziran 1214: çağ atladık bir faydasını görmedik. topladım çağ atlattıran gençleri "hani beyler bir değişiklik olmadı" dedim. "biraz daha odun toplayalım, odun yetersiz hep ondan oluyor" dedi bunlardan biri. elimin tersiyle ağzına vurdum, sus pus oldu it. bana odun demesinler delleniyorum artık.

27 haziran 1214: ak sakallı ihtiyar gene geldi, sarı bir cüppe giymiş kafir kafir nutuk atıyor. bir kaç fakir köylü de inanmışlar buna sarı sarı giyinmiş etrafında dolanıyorlar. koyunları bile ayartmış pezevenk. hacı celal nedense en çok bu kıyafet değiştirmeye kızdı, benim de nevrim döndü, oracıkta vurdurdum kellelerini.

28 haziran 1214: bugün ikindiden çıkmış cemaat dağılıyoruz, sarı pelerinli bir cavalier geldi köy meydanına, bizim scoutlar gibi değil, gösterişli, iri kıyım bir adam. meydanda üç beş tur attı "keşiş markosu kim öldürdü lan çıksın ortaya" diye bağırıyor. kimseden ses yok. hamdi çavuş'a alın şunu aşşa dedim. "öyle olmuyor beyim" dedi. neutralmiş bize, saldıramıyormuşuz. yine beni yedi gibi geldi ya neyse. koyunları alıp gitti adam.

29 haziran 1214: bugün ihtiyar heyeti geldi. population limit dolmuş. "üreyemiyoruz" dediler. daha çok ev yapalım diyorlar. "ne evi" diye kızdım bunlara. "halk iktidarsız. hep yemişlerden oluyor." köydeki kocakarılara kuvvet macunu döktürüyorum. ihtiyarları tembihledim. yeniceliler duymasın bir de ağza düşmeyelim.


2 temmuz 1214: kaya bey'in akıncı scoutlarından köylü illallah etmiş. yanıma çağırdım. "uğraş mı istiyorsunuz, gidin bana güney topraklarını keşfeyleyin" dedim. yüzlerinde güller açtı. sabah namazla beraber yola çıktılar.

5 temmuz 1214: deli ibrağam iyice kontrolden çıktı. town center'ın önünde regidice regidice diye bağırıyor. krallara ölüm diye sayıklıyor. yanına gittim, bana sarıldı, ağlayarak "sen ölürsen hepimiz mahvoluruz ağam" dedi. artık duvar ördürmeyeceğim bu çocuğa, iyice dengesini kaybetti.

7 temmuz 1214: kaya bey geri döndü, güneyde sahil bulmuşlar. masmavi sular, diğer ucu görünmüyor dediler. ihtiyar heyetini topladım, liman yapalım dediler. biraz balık eti yeriz. bir grup köylü yolladım kaya bey'le liman için.

13 temmuz 1214: bu sabah deli ibrağam'ın yaptığı kuleden nöbetçiler geldi. ufukta mavi bir araba görmüşler. atsız, kendi kendine gidiyormuş. Allah'ım sen aklıma mukayyet ol.

17 temmuz 1214: limanı bitirdik çok şükür. bir kaç kayık yapıyoruz. hamdi reyise göre kısmetse iki haftaya kalmaz açık denizlerde sancağımızı dalgalandıracağız.

19 temmuz 1214: bu sefer garip mavi arabayı köylüler görmüşler. yenice tarafına hızla gidiyordu dediler. hayırdır inşallah.

21 temmuz 1214: hacı celal efendiye bir şeyler oldu. sürekli voluluuu voluluuu diyor. başka hiç bir şey söyleyemiyor kaç gündür.

23 temmuz 1214: yeniceden bir grup köylü geldi bu sabah kırmızı kıyafetleri ile. duvarın orada durdurmuşlar bunları. ben de geldim. gayptan gelen mavi araba köyü yerle bir etmiş. kaçıyorlarmış. bunları kendi tarafımıza alalım diye hemen hacı celal efendiyi çağırttım. voluluu voluluuu dedi üç dört kez, köylülerde bir değişiklik olmadı. cemal efendinin uhuvvetinde azalma var sanırım.

24 temmuz 1214: yeniceliler bir türlü bizim tarafımıza geçmiyorlar. tebliğ ediyoruz, din, kitap Kuran diyoruz anlamıyor. en sonunda kılıçtan geçireceğim hepsini sanırım. duvarda bekliyorlar öyle.

25 temmuz 1214: hacı celal efendi sorun elbiselerde diyor. Allah'ım iyice batıl inançlara saplandık. yine de bir kaç takım mavi elbise hazırlatıp yenicelilere giydirdim, adamlar bir anda secdeye kapanıp oduna koştular. ne var bu elbiselerde çözemiyorum. bir de odun.. tövbestağfurullah.

27 temmuz 1214: bizim deniz göl çıktı. kaya bey etrafını dolanmış. bir avuç göl. ortasına da liman yaptık denizdir diye. hamdi çavuş seni bir elime geçirsem.. denizleri fethedecekmiş, balık yiyecekmiş. zıkkım ye.


4 ağustos 1214: hacı celal efendiyle görüştüm bu sabah. "sana yakışıyor mu" dedim. koskoca alim adamsın, voluluuu voluluuu diye dua mı olur dedim. "benim arapçam şiveli" dedi. hep o keşişin yüzünden oldu bunlar. hiç almayacaktık köye.

6 ağustos 1214: zülküflerin gonca hatun doğum yaptı. köyümüzün ilk bebesi. doğum anında şşşş... hohhh! diye bir ses duyduk gökten. ilahi işaret. çocuğun ismini şişhoh koydular. pagan kültüre teslim oluyoruz, affet Ya Rab.

14 ağustos 1214: bugün aklıma takıldı, celal efendi ne zaman hacca gitti, nasıl gitti? yeniceden ötesini biz bilmiyoruz.. tövbeestağfurullah mübarek adamın arkasından..

19 ağustos 1214: bu sabah bir hun birliği köye geldi. pembe üniformalı yağız delikanlılar. köyün genç kızlarının aklı gitti. hepsinin adı tarkan. bu da onların kültürü işte.

21 ağustos 1214: town center'da tarkanların kumandanı tarkan'a ziyafet verdim. "pembe üniforma erkek adama yakışıyor mu?" dedim. ağlamaklı oldu. "koduumun kralı tutturmuş pembe pembe diye, biz de emir kuluyuz" dedi. içtikçe krala sövmeye başladı, "pezevenk adam ayıya saldır, kuzeye git, güneye git it gibi çalıştırıyor bizi" dedi. karın tokluğuna çalışıyorlarmış. sarhoş muhabbeti hiç çekilmiyor.

24 ağustos 1214: yeniceliler bizim güneyceli çoban hıdır'ı oklamışlar. kan revan içerisinde köye geldi. kocakarılara bir şeyler hazırlattım. yemiş kaynatıyorlar. varsa yoksa yemiş..

27 ağustos 1214: celal efendi keramet gösterdi, tüm köy sıra olduk elini öpmek için. dün gece hıdır'ın yanına gitmiş. volulu volulu diyerek iyileştirmiş çocuğu. yara bere hiç bir şey kalmamış bayağı neşeli neşeli dolanıyor ortalıkta. ne kadar yanılmışım celal efendi hakkında. helallik istemen lazım diyor hanım.


2 eylül 1214: bu sabah kapıyı biri gümbür gümbür yumrukluyor, panikle kalktım gittim açtım. deli ibrağam gelmiş. gölün öte yakasında altın madeni bulmuş. "oracıkta öyle kaya kaya tepe tepe altınlar var" dedi. iyice sapıttı gariban.

9 eylül 1214: göle bir tane gemi yaptık. geçişlerde yolcu götür getir yapar, rahatlık olur diyor hamdi çavuş.

13 eylül 1214: ihtiyar heyeti ile öğleyi beklerken town center'da otuyoruz, deli ibrağam sırtına bir küfe atmış, geldi önüme bıraktı. "getirdim ağam" dedi. açtık baktık ne getirmiş diye. gözlerimiz faltaşı gibi oldu. çil çil altın... peşine kaya beyle köylüleri taktım yolladım gölün öte yanına.

15 eylül 1214: kaya bey döndü. gölün öte yanında gerçekten de ibrağam'ın dediği gibi altın kayalar varmış. maden yapmaya başlamışlar. bu akşam hamdi çavuş, akıncılar ve köylülerle yola çıkıyorum bizzat teftiş edeceğim.

17 eylül 1214: göle vardık, önce kaya bey ve 4 atlısı geçti gemiyle karşıya. gemi geri geldi, ben ve köylüler binelim dedik 6 kişi, idris reyis "olmaz, sığmayuz" deyu. "nasıl sığmayız, az önce 5 atlı geçti, bak at diyorum?" dediysem de dinletemedim. 3'er 3'er geçtik.

19 eylül 1214: Allah'ım sen bana sabır ver. altınlar orada duruyor, bunlar madeni başka yere kurmuşlar. deli ibrağam'ın aklına uymuşlar. herkes madenden altın çıkarır, bunlar altını alıp madene koyuyorlar. sinirle geri döndüm.

24 eylül 1214: çağ atlatan gençler workshop diye bir şey kurmaya başladılar. ne yapacaksınız diye sordum, resim çizeceklermiş, heykel incik boncuk dediler. yeni nesil pek bir garip.

Part 3 >


0 yorum: