İşte Benim Hikayem Part 16

21 Temmuz 2013 Pazar yazildi.

[buse]
——


ertesi günlerde kızların gönlünü almak babında farklı yerlere gidildi yine aynı dörtlü grup. günler bu şekilde sürüp giderken buseyle baya samimi olmuştuk. artık daha rahat hissediyordum kendimi onun yanında fakat arkadaştan öte değildik. ilk başlarda ön yargılı yaklaşmıştım gerek zamansız tanışmamızdan gerek aklımın malum kişiyle meşgul oluşundan. fakat tanıdıkça anladım ki çok iyi kızdı buse. farklı şartlarda, farklı şekilde bi araya gelmiş olsaydık belkide.. aramızdaki muhabbete örnek vermek gerekirse yine bi gün muratın bi arkadaşının cafe tarzı bi yerde sahne alıcağı haberinin ve istersen arkadaşlarını da al gel davetinin üzerine yine o dörtlü grup cafeye gitmiştik. benim sayemde dememde sakıncası yok sanırım murat da burcuyla baya ilerletmişti. ben gelinceye kadar böyle şeylere vakti olmadığını söyleyen murat resmen benim gelmemi bekliyomuş yeni bi ilişki için. burcuyla ilişki derecesine gelmişlerdi nerdeyse. bizse sadece arkadaştık, en azından benim aklım cansudayken öyle görüyordum buseyi. zaman zaman o yöne kaysada muhabbet ben izin vermiyordum daha fazlasına.

önlerden bi masaya geçtik. eleman sahnedeydi, sesini harbiden takdir etmiştim. hareketlilerde pek tutmasamda slow parçalarda başarılı denilebilirdi. dinlerken bi yandanda muhabbet devam ediyordu dörtlü olarak. elemanın slow bi dans müziği çalmasıyla alan dolmuştu, masalar birer birer boşalıyordu. eşinin, sevgilisinin elinden tutan dansa kaldırıyordu. muratta burcuyu kaldırınca masada yalnız kalmıştık. ulan dansa kaldırmak lazım diyordum içimden fakat bu güne kadar arkadaşlık çerçevesinden çıkarmamıştım durumu. yanlış anlaşılır, belki umutlanır ihtimallerine karşın mal gibi oturuyordum yerimde. o söze girdi

“ben mi kaldırayım dansa, öküz olduğunu daha önceden söyleyen olmuş muydu” dedi gülerek ve dalgayla karışık.

evet dedim. “ırsi sanırım bizde, evlenme teklifinide annem etmiş babama” dedim dalgasını devam ettirerek.

baya bi güldü bu. daha sonra etrafıma baktım bi tek biz oturur vaziyetteydik. dansa kaldırmanın farz olduğunu anladığımda girdim söze

“hadi kak dans edek” dedim gıcık bi gülümsemeyle.

“yok artık emin oldum kesinlikle öküzsün” dedi gülerek. tuttum elinden kıyıda muratların yanına yakın bi yerde dans etmeye başladık. yavaş tempoda sallanırken baya gözlerimin içine bakıyodu. bense korkuyordum beyler. baktığım her yerde halen cansuyu görürken bi başkasının gözünün içine bakmaktan korkuyordum. cansumunkilerden başka bi çift gözün derinliklerinde boğulmaktan korkuyordum. bakışlarını hissediyordum fakat etrafa bakınıyordum sadece. arada sahnedeki elemana bakıyordum. yok hiçte şarkıyı bitirecek gibi durmuyordu. soğuk soğuk terlemeye başlamıştım ki şarkı bitti, oh be demeye kalmadan diğer dans parçasını patlattı eleman. içimden soy ayacığını elden geçirmiş olsamda bu 3-4 dk daha o bakışlara maruz kalacağım anlamına geliyordu. ben gözlerine bakmamaya dikkat ederken kulağıma yaklaştı ve

“mucizelere inanıyorum artık” dedi.

“hayırdır” dedim tebessüm etmeye çalışarak ve o an baktım gözlerine. sonra kaşınıyosun lan dedim kendime bakışlarına şahit olduktan sonra, şimdi beni zorda bırakacak bi cevap verirse ne halt edicem diye düşünürken

“şuan ellerimin altındadır belki” dedi. elleri omzumdaydı ve ellerinin altında sayılırdım. belki tamamen farklı bi şeyi kastetmişti fakat boncuk boncuk terlemeye devam ediyordum ben. sahnedeki eleman mükemmel bi zamanlamayla imdadıma yetişerek bitirdi şarkıyı, gel geçelim masaya dedim konuyu kapatırcasına ve başka söylecekleri varsa bile ağzına tıkarak.

masaya geçtik. arkamızdan muratla burcuda geldi. sohbet devam etti fakat ben busenin bakışlarından hala korkuyordum. beynim cansunun esiriyken arkadaşten öte göremiyordum onu. elimde değildi bu. ve bakışları pek arkadaşça değildi. busenin bana karşı farklı şeyler hissediyor olduğu fikri ister istemez girmişti beynime. olabilir miydi böyle bişey? onun tarafından mümkündü bu. fakat ben artık geri dönme vaktinin geldiğini anlamıştım.

Part 17>

0 yorum: