İşte Benim Hikayem Part 12

21 Temmuz 2013 Pazar yazildi.

[kısa sürdü]
——


sabaha doğru plajın görevlisi uyandırdı bizi. kalkın gençler oteliniz yok mu sizin diyerek. zorla kalktık, herkeste baş ağrısı hat safhadaydı. gözler şişmiş durumdaydı. otele doğru yürüdük, otele geldiğimizde doğru odalara çıktık. birer duş aldık biraz olsun kendimize gelebilmek için. kahvaltıya indiğimizde yunusla öykü bi masa bulup oturmuşlardı bile, bizde bi şeyler alıp geçtik yanlarına. bi yandan yerken aklıma telefonlar geldi, tekrar çalıştırmayı denedim yok çalışmıyordu. artık çok geçti, diskodan hemen sonra fön makinesiyle falan bi şekilde kurtarılabilirlerdi belki ama o kafayla kim düşünsün onu. telefonu hatırlatınca cansum yunusun telefonunu istedi, simkartın ne durumda olduğuna bakmak için hem ailesi aramış olabilirdi. biz yerken cansu telefona taktı ve mesaj sesleri ard arda geldi. cansunun mesajları okuduktan sonra yüz ifadesinde sadece korku vardı. noldu dedim merakla.

bizimkiler öğrenmişler okul gezisinde olmadığımı, bittim ben diyordu cansum. yunusla öykü otelde daha 2 gecemiz olduğu için kalacaktı fakat bizim hemen dönmemiz lazımdı. eşyalar toplandı otelden çıkışımız yapıldı ve vedalaşıp düştük yollara. şimdi hapı yuttuk diye geçiriyordum içimden fakat bi yandan cansuyu teselli etmem gerekiyordu.

bişey olmaz hayatım, hem belki herşey daha iyi olur ikimiz için gibi benim bile inanmadığım tesellilerle cansuyu rahatlatmaya çalışıyordum fakat ağzından bittik biz ve benzeri cümlelerden başka bi şey duymuyordum. gelmiştik sonunda cansuyu evine yakın bi yerde indirdim, bende gitmek istedim fakat cansu herşey daha kötü olur diye istemedi gelmemi. yapacak bi şey yok diyerek bıraktım cansuyu. bense eve döndüm. evdekilere neden erken döndüğümüz konusunda kısa bi özet geçtikten sonra odama geçtim cansudan bi haber bekliyordum artık. elim kolum bağlı bekliyordum sadece. neler olmuştu acaba, cansu ne söylemişti ailesine? biliyorlar mıydı artık durumu? peki ya abisi?

-[balta mı?]
——-

günler geçmişti. fakat hala bi haber yoktu. dükkanda evde orda burda bi şekilde vakit geçirmeye çalışıyordum. fakat aklım, fikrim hala cansudaydı. bişey yapmam gerekti ama ne? günlerdir bunu düşünüyordum fakat yine elim kolum bağlıydı. evine gitme düşüncesi geldi gitti defalarca aklıma fakat cansunun farklı bi yalan uydurmuş olma ihtimalide vardı, hala beni bilmiyor olabilirlerdi. gidip yine herşeyi b*ka sardırma ihtimalim vardı. yine bağlıydı anasını satim elim kolum. hiç bişey yoktu yapabileceğim cansudan haber beklemekten başka.

günler geçmek bilmiyordu. yunusla öyküde çoktan dönmüşlerdi tatilden. onlara sordum nasıl geçti diye. boşver onu ne oldu cansunun durum dediler. anlaşılan onlarında hiç bişeyden haberleri yoktu. bekliyorum diyebildim sadece. bi gün dükkanda vakit geçirmeye çalışırken farklı bi numaradan mesaj geldi.

“eski tren istasyonuna gel”

önce sevindim cansudan haber geldi diye. fakat bu ne alakaydı şimdi. cansuyla ilgili bi gelişme vardır diye elim mahkum gidecektim. amcaoğluna durumu söylemeden çıktım dükkandan. yavaş yavaş yürüyordum istasyona doğru. bi yandan da kafamda düşünceler, bu neydi şimdi? ne alakaydı tren istasyonu. düşünceli düşünceli ilerlerken istasyona doğru birden aslan abi çıktı karşıma. senin ne işin var burda abi dedim merakla, sen miydin yoksa? dememe kalmadan

“sakın gitme oraya aslan, gökhan orda, elinde balta gördüm. arkadaşlarını etrafa yaydı. git burdan aslan git” dedi aslan abi felaket tellalı gibi. bi dakka ya aslan abi yine nerden çıkmıştı, gökhanı nerden biliyordu. belkide daha fazlasını biliyordu. o an aslan abiyi dinlemekten başka yapacak bişeyim yok gibiydi. balta diyodu lan balta. sopa değil, bıçak değil balta ne demek anasını satim. o anda cansu geldi aklıma kim bilir ne durumdaydı ki beni söylemek durumunda kalmıştı. ne olacaksa olsun diye geçirdim bi an içimden, gideyim çıkayım gökhanın karşısına seviyorum kardeşini diyeyim, belki ne delikanlı adammışsın lan der basardı bağrına. ama hayaldi bunların hepsi, doğru zaman değildi bunun için. belli ki onlar da sağlıklı düşünemiyordu, bu durumda benim sağlıklı düşünüp sağlıklı karar almam gerekti en azından sağlıklı kalabilmek için. ama aklım hala cansudaydı ne durumdaydı. bi fikir parladı o anda aklımda. benim korkum abisinden yanaydı, ve abisi tren istasyonunda beni bekliyordu. cansu? evde olmalıydı. hemen dükkana koşup amcaoğlunun arabayı tekrar aldım ve cansunun evine geldim. cansuyu görmem lazımdı. kapısını çaldım. açan yoktu ısrarla çaldım, bi adam açtı babasıydı büyük ihtimalle. çünkü bahsettiği gibiydi aynı.

“cansu, cansu evde mi?” dedim

“sen kimsin” dedi.

“nekilabu” dedim cansunun bahsettiğini düşünerek. adam telaşa kapıldı birden.

“git burdan oğlum” dedi telaşla.

“yok hayır cansuyu görmeden gitmem” diyordum hala.

“yok cansu, unut onu. gökhan gelmeden git burdan görmesin seni” dedi. sinirlenmeye başlamıştım. babası bile korkuyordu oğlundan, allah mıydı lan bu. herkes neden bu kadar korkuyordu bundan, tamam bende korkmuyor değilim fakat bu kadarı fazlaydı artık.

cansu diye bağırdım kapıdan içeri. adam hala git diye yalvarıyordu. cansu yoktu görünürde, ısrarla bağırıyordum. neden bilmiyorum ama içimden bi ses beni duyduğunu fakat çıkmadığını söylüyordu. ısrarla bağırmaya devam ettim. çıkmayacağını anladığımda boynum önde döndüm arabaya. bindim ve arabayı dükkanda bırakarak eve gittim. kapattım kendimi odama.

Part 13>

0 yorum: