İşte Benim Hikayem Part 10

21 Temmuz 2013 Pazar yazildi.

[entrika]
——-


ertesi gün dükkanda tek başımaydım. amcaoğlu işlerini halletmiş gelmişti. fakat heyecanlı görünüyordu. ne oldu olum diye sorduğumda söze girdi

“amcaoğlu geçen günki afet varya dükkana gelmişti” dedi. düşündüm fakat o an için hatırlayamadım.

“kim lan hatırlayamadım” dedim.

“lan sanki her gün afet geliyo dükkana. sarışın mavi gözlüydü hani, seninkininde kankası heralde.” dedi. sedadan bahsediyodu fakat bi dakika

“dur olm hatırladımda cansuyla ne alakası var” dedim merakla

“o gün söylediği adresin ordan geçiyodum apartmanın önünde seninkiyle konuşuyolardı. seninki para veriyodu hatta buna” dedi.

“emin misin lan? net gördün mü para verdiğini” dedim inanamayrak

“evet olm afeti görünce yavaş geçtim hatta apartmanın önünden” dedi ve sedanın giydiği eteği ve eteğin kıçına olan mesafesini ağzının suyu akar vaziyette anlatmaya devam etti. son anlattığı kısımlar ilgilendirmiyordu, beni ilgilendiren cansu ve seda ne alakaydı? cansu ne diye para veriyodu sedaya? amcaoğlu sedayı anlatmaya devam ederken ayrıldım dükkandan. öylece yürürken sadece düşünüyordum.

yoksa? inanmak istemiyordum. seda cansunun bi oyunu muydu? bana yapılmış bi güven testi miydi? öyleyse, eğer ben sedanın istediğini yapsaydım herşey bitecekti. böyle bi test varsa bile ben geçmiştim onu. fakat sevinmem mi gerekti? cansum aklımdayken mümkün değildi öyle bi şey ve ben cansunun istediği şeyi yapmıştım. fakat cansunun bana güvenmiyor oluşunun bi göstergesiydi bu. teste mi kalmıştı lan benim ona olan güvenim.

kendimi az biraz toparlayıp emin olduktan sonra mesaj attım cansuya,

“evet ben testi geçtim. ama sen kaydırma yapmışsın sanırım bana güvenirken”

bi kaç dakika geçmeden cevap geldi

“ne diyosun canım, anlamadım?” salağa yatıyordu resmen.

“anlarsın cansu” dedim.

“çok özür dilerim” dedi. cevap yazmadım
“ne yapacağımı bilmiyordum affet” dedi. cevap yazmadım
lütfen cevap ver, çok özür dilerim mucizem şeklinde mesajlar ve bilimum aramaya hiç bi şekilde cevap vermedim. onun bana yaptığını şimdi ben ona yapıyordum. ben onsuzken bile ona şartsız koşulsuz güvenmiş, sadece ondan mesaj beklemiştim. peki o?

-[onsuz günlerin ardından]
——-

günler yine onsuz geçiyordu. fakat hatasını anlaması, bana güvenmeyi bi şekilde öğrenmesi gerekiyordu. o günden beri dükkanada uğramamıştım. eve kapattım kendimi. annemin babamın ısrarlarına rağmen attığı mesajları cevapsız bıraktım. defalarca kez aradı bıkmadan meşgule aldım. öyküyle, yunusla ulaşmaya çalıştı onlara bana bırakmalarını söyledim. defalarca özür diledi, defalarca buluşmak istedi. dükkana bi çok defa gitmiş her seferinde amcaoğluna gelirse bana bi şekilde ulaşsın lütfen şeklinde mesaj bırakmış. amcaoğlu ilk başlarda anlayış gösteriyordu fakat iş uzayınca “uzatmayın artık olum dükkana aradada olsa uğra bari yetişemiyorum işlere” şeklindeki sitemleri arttı haliyle. ayıp olmasın diye dediği gibi aradada olsa dükkana uğrar oldum. dükkanda olduğum zamanlarda cansunun dükkana gelme ihtimali söz konusu olduğu için dükkanda pek vakit geçirmedim, dışarıdaki işlerde yardımcı oldum amcaoğluna.

günler yine böyle geçerken onu özlediğimi farkettim. yokluğunu fazlasıyla hisseder olmuştum. kalbim en azından anlatacaklarını dinle diyordu beynim ise daha erken, bırak biraz daha burnu sürtülsün diyordu. istemsizce kalbimi dinleyesim vardı. mesaj attım

“dükkana gel”. amcaoğlunu bi süre yalnız bırakması için ikna ettim ve postaladım

oturdum ve onu bekledim. kapıdan girdi. boynu öndeydi. yüzüme bakamıyordu, bense inadına gözlerinin içine bakıyordum. o halini görünce dahada acımasızlaşmıştım nedense. geldi oturdu yanıma.

“seni dinliyorum” dedim.

“özür dilerim” diyebildi sadece.

“bu mu yani? seni affetmem için söyleyebileceğin sadece özür dilerim mi?” dedim.

“mucizem” diye girdi konuya. yapma bunu diyordum içimden, cansum sözünü bitiremeden kendimi yine bi öpüşmenin ortasında bulmaktan korkuyordum. öyle ki, surat yapmam lazımdı hatasını anlaması için. her ne kadar zor dizginlesemde kendimi, devam etti

“seda çocukluk arkadaşım benim. uzun süredir görmüyordum, eski sevgilinin o mesajını okuduktan sonra yıkılmış haldeyken bi gün bize ziyarete geldiler. dertleşirken durumu ona anlattığımda bi fikri olduğunu söyledi. fikrini duyduğumda ilk olmaz öyle şey dedim fakat daha sonra duymak istedim, nekilabu gerçekten seviyo seni. bunu duymak istedim sadece. emindim senin ne sedaya nede bi başkasına o gözle bakmayacağını hayatında ben varken, sedaylada bu konuda iddaalaşınca elinden geleni yap dedim sedaya. ertesi gün sedayı beklerken içim içimi yedi. ve seda geldi ve duymaya ihtiyacım olan şeyleri duydum ondan. o ne yaptıysa sen bi an önce kaçmak için direnmişsin. onları duyduğumda koşup gelip sadece sarılmak istedim sana. hatta para bile vermeye kalktım sedaya o mutlulukla, almadı tabi. fakat yapamazdım elbet hem sen bu oyunu bilmiyordun hemde o mesaj saçmalığı vardı gündemde hala.” diye özetledi. bitirdiğinde bi süre derin bi sessizlik hakim oldu ortama. o derin sessizlikte sadece gözlerinin içine baktım. ve o beklediği tebessümü verdim ona.

“mucizemmmmm. mucizemsin sen benim” dedi.

“yapma işte bunuuu” dedim yine gülerek. anahtar gibiydi artık bu kelime bizim için.

sıkı sıkı sarıldık sadece. ayrılmak istemiyorduk fakat kulağıma gülerek nefes alamıyorum diye fısıldayınca ister istemez bırakmak zorunda kaldım.

tekrar eskiye dönmüştük cansuyla. herşey çok güzeldi. fakat abi engeli günler geçtikçe daha fazla hissettirmeye başlamıştı kendini. cansu evden zor çıkabiliyordu, çıksa bile öykü sayesinde oluyordu bu. buluşmalarımız seyreliyordu git gide. zaten arada sırada olan o buluşmalarda da yok abim görmesin, yok abim burdan geçebilir, yok abimin bugün bu tarafta işi vardı şeklinde konuşmalar tehditti bizim için. bi an önce halledilmesi gerekiyordu. her ne kadar engel olarak dursada zaman zaman cansunun umursamaz tavrı şaşırtıyordu beni.

Part 11>

0 yorum: