Anlatsam Mı Anlatmasam Mı part 14

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.

biralar bitti
gidelim bile diyemeden ayağa kalktı
yüzünü gideceğimiz istikameye döndü
elini arkasında bekletip
elini tutmamı bekledi
bende kalktım
elini tutarak
yanında yürür buldum kendimi
bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim
ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde
yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar
ikimiz birden durduk
90 derece ona döndüm
ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı
sahte bir gülüşle
bana uzun uzun baktı
-iyi geceler dedi
-iyi geceler dedim
bir süre yine gidemeden orda kaldık
birbirimize bakarak
o ağlamaya yakın
gözlerini elimle kapattım
dudaklarına iyice yaklaşıp
şşşşhh dedim.
bir öpücük kondurdum dudaklarına
geç kaldı dudaklarımı yakalamak için
dönüp gittim eve **yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim
habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim
ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini
bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi
-gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim
-dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi
-bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim
-o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi
-hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim
-anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim
şimdi dedi
-bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim
üzgün surat la cevap verdi
yanlış birşey söylediğimi farkedip
özür diledim
-bende seni seviyorum dedi gülerek
-akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi
-tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim
bende işe devam ettim
akşam ondan gelen mesajları okudum
ayrılık iyice yaklaşıyordu
gece misafirler gittikten sonra mesaj attı
-ne zaman bitiyor işin diye
tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için
-biraz sürer dedim
-bekleyeyim mi dedi
-yorgunsan yat istersen dedim
-sana ayıp olur mu dedi
-sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim
-tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi
-tamam iş bitince gelirim evin altına dedim
-gülücükle bekliyorum dedi
-üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim
-you never know dedi
-ı just know that ı love you soo much dedim.
-galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi
-gece görüşürüz dedim **dükkanda gece olmasını beklerken
her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu
bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim
ama yetmedi
gittim cd sini aldım
aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim
bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm
gece iş bitti
ebruya mesaj attım
-aşşağıdayım tosbiş dedim
hemen arkasından bir mesaj daha çekip
-makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim
hemen indi
gülerek karşıladım
çünkü o da gülmeye çalışıyordu
-ne zaman gideceksiniz dedim
-yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler.
dedi
-saat kaçta dedim
-5 6 gibi dedi
-o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim
-sorun değil araba uyurum dedi
-sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım
-dinledin mi daha önce dedim
-ezbere biliyorum hepsini dedi
-ben sadece birini ezberledim dedim
hangisi o dedi
sözlerini okudum
Özledim seni, düştüm yollara
Açtım gönlümü rüzgarına
Bir hayaldi sanki, bir macera
Yıkıldım. Kelimeler paramparça
Yandım… yandım…
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
Hala hoş bir havan var
Ne güzel adın
Bir çizik attın gönlüme, kanattın
Yandım… yandım…
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim
gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu
Seni görebildiğim yer rüyalar artık
Deli diyorlar bana
Ah bu ayrılık…
gözleri doldu.
-ben gideyim artık dedim
ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle
mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum-lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim
gittim
evet geldim
saat 4 e kadar uyumadım
saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım…
**ölümü beklemek kadar zordu
birazdan dışarı çıkıp
binip gidecekti arabaya
bir saat kadar bekledim.,
sonra evin ışıklarının yandığını gördüm
o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde
gidiyordu lan işte
gergin bekleyişim
babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini
elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü
yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından
babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti
hiç birşey demeden yine yukarı çıktı
sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı
beni gördü
ne yapacağını bilemez bir hali vardı
yanıma oturdu
bana bakmadan
-günaydın dedi
-günaydın dedim.
ellerim titriyordu
ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi
konuşmadan oturduk biraz belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman
veriyordu
günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu**onlar çıkınca beraber ayağa kalktık
aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum
karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı
tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum
onlar arabaya bindi
birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti
son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de
hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi
ağlama nefesi ile kese kese
-aşka inancımsın dedim
son kez bana baktı sarılmayı bırakıp
kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma yönlerini
değiştirdi sadece titreyen elleriyle
gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti
kapıdan içeri girmeden önce
küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi
seni seviyorum u hissettim dudaklarında
lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları
kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım
babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken
yolun karşınına geçtim
onu görebileceğim bir yere
babası yola çıktı park yerinden
sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla
nefes alamaz hale geldim
en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu
boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü
kayboldular
**gözüm onları görmez oldu
saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala
ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su
nere giderdim
ne yapardım
kendim cevap bulamadım
tansiyon sikti beni oturdum kaldım
kime tosbiş diyecektim şimdi ben
kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda
zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu
çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece
ayrılık ne zordu lan
sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki
kalk gidelim diye kendimi kaldırdım
ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi
yok aga yok dayanılmıyordu amk
ayağa kalktım
bir tekele girip 5 tane bira aldım
ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti
evet gittim
yatağa yattım
dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu
ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce
akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu
yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu
o koma halimle günlerce yatmak istedim
**ama işe de gitmek gerekiyordu
duş aldım kendime gelmek için
sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım
ama telefona bakmaktan da korkuyordum
adaptasyon sürecimi mahvedecek
bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu
ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız
baktım telefona
bir tane mesaj
ebrudan
-şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu
-denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel
insan dedim
özlenmez mi amk. bende özledim işte.
sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar
baktım olacak gibi değil beyler
zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla
böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı
taktik bulmak lazımdı da
var mı amk ayrılığa bir çare
kim bulmuş ki biz bulalım **tek yapılacak şey ben seni özledim
sen beni özledin
birbirimizi özlüyoruz
peki 4 sene boyunca beraber değilken
o ankarada ben alanyadayken
birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi??
sadece biraz daha üzülmek
parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması
bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek
kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden
kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama
hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti
bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı
bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu
her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü
aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada
bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı
-annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni
konuşmamız lazım
dedim
-yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi
-gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim
konuşma randevusunu almıştım **mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez
yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı
kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı
bir gece
elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda
o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim
aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti
yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için
ebruya yazacaklarımı hazırladım
ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı
sonra bir mesaj daha
-kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi
-hep ağladın mı annenler ordayken de dedim
-annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi
-tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim
-galiba hazırım dedi
aradım
-senden bir söz daha istiyorum dedim.
-bende seni özledim kelebek bey. dedi imalı imalı
uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden
-hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi
-toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim
kızmış olsa gerek telefonu kapattı
hemen arkasından o aradı bu defa
—alo dedim
-pardon dedi
-önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim
-neye alışmaya dedi
-aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka.
seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar
haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen
en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa.
ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun.
bunlar sadece başlangıç
daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye
hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye
hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye.
şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır
ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir
gerçek
iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin.
kendine göre gerekçelerinde vardı
haklı da olabilirsin kendince
ama seni bu kadar seviyor olmam
en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım
daha da açık konuşmak gerekirse
tarkanı tekrar dinle.
benim için gerçekten bir hayalsin bir macera
seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor
sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre
ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde
lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim **tam olarak nedir amacın
dedi
-ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi
olmadığım için
şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden
korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum
beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata
bağlayıp süründürme lütfen
inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim
-sen beni sevmiyor musun kelebek dedi
-çok seviyorum dedim. düşünmeden
-benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi
-inanıyorum dedim
-o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi
-koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim
-belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek
-hayır dedim çok doğru bence
-koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi
-hayır seni güldürmek dedim
-tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek
-tamam dedim.
-ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi
-çok mu acele etmişim düşünürken dedim
-zaman gösterecek dedi
-öpüyorum dedim
-kimi dedi
-seni dedim
-kapatma hemen dedi
-sıkıldım ama dedim
-bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi
-bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim
-düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi
-öptüm dedim
-hadi iyi geceler dedi
-aaa kapatıyor musun dedim
-evet sıkıldım dedi
telefonu kapattı
arkasından bir mesaj attı
-gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek
-iyi geceler dedim
sanada dedi
sonra içimdeki üzüntü hafifledi
gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken
bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım **günler günleri takip
etti.
ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık
ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım
ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim
her seferinde hiç beğenmediğini söyledi

Part 15>

0 yorum: