Anlatsam Mı Anlatmasam Mı part 23

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.

bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erk
ekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim
bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum
-ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim
-mifafirler de olacak dedi
-kimler dedim
-ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi
bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik
ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim
ama nasıl olacaktı
nereye gidecektik
kim kiminle hangi odada kalacaktı
tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun
-akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim
çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği
annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi
eksilere indirdi yine beni
hoşgeldin bile demedi
ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla
zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için
biraz geç gitmiştim bilerek
yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar
bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı
direk masaya davet etti annesi oturdum
tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti
annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla
-hoşgeldin dedi ebrunun babası
hoşbulamadık ama
-hoşbulduk dedim
aç olmadığı konuşmasından belli oldu
-tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı. kızarmam kaçınılmaz oldu. suçsuz yere
asılmakdı bu amk.
birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum
-evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi
-tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi
düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu
-bilmiyorum diyebildim sadece
-tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi
sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki
telefon çaldı.
baktım patron arıyor.
telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim
-müsadenizle gitmem lazım. size iyi tatiller dedim. masadan kalkarken
ebrunun beni korumuyor olması
bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti
her zaman ki kapıya kadar beni takip etti
suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu
-konuşsaydık öyle gitseydin dedi
-baban yeterince konuştu. bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size dedim
-ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim
-sen babanı dinlemiyordun galiba.
benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı.
istemiyor işte adam gelmemi dedim
-ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri
bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim
radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye

*ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi
ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi
merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim
moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım
-bende gitmiyorum dedi
-daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim
-evet haklısın dedi
ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı
bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek
-gelecek sene gideriz dedi
-tamam söz gideriz dedim
-nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi
-hiç düşünmedim aslında dedim
-bi kaç seçenek sunayım mı dedi
-sun bakalım dedim
-bodrum, marmaris,kuşadası,
o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim
-duymuştum ama hiç gitmedim dedi
sonra birden konuyu değiştirdi,
başka başka konuşmaya başladık
işler nasıl.
annen ne yapıyor
kardeşine bişey yaptılar mı yine
hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım
ebru cevabını almıştı
babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp
benim nereye gitmek istediğimi öğrenip
işin gerisini babasına bırakmıştı
ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken
babası çıktı geldi
adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken
-ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi
evet amk.yaa yanlış anladın amk. şöyle kendine gel
nerde bizim eski müstakbel kayın peder
-izin alabilecek misin?? dedi
-ne için dedim
-tatil için dedi
-ne tatili dedim
-bizimle gelmiyor musun dedi
-nereye dedim
-kaş a dedi
o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini
-yerleri ayırttım dedi
ama ayrıntıya girmedi.
kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı
yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu
-benim fikrim değildi gerçekten dedim
-bilmiyordum sonra öğrendim dedi
vay amk. herife sarılıp öpesim geldi
-bi konuşayım patronla dedim
-ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi
-tamam teşekkürler dedim
-buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi
çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı.

**hemen patronun yakasına yapıştım
bana izin ver böyle böyle böyle dedim
-kim duracak dükkanda dedi
iki üç gün dur amk.
idare edersin abi dedim
-olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim, sonra gidersin dedi
-ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim
-ne çözümü dedi
-bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim
yine yokuşa sürdü işi olmaz diye
forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip
kontrollü futbola dönerek
-iyi sen nasıl istersen öyle olsun. gitmeyivereyim dedim
zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe
daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini
buluşmalarımızla park ederek
geç kaldığı için babası tarafından park cezaları
derken tatil zamanı da yaklaşıyordu
patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki
hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk. demedi
durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu
ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı
son günlerde presi arttırdıkça arttırdım
baktım patron savunmada hata yapmıyor
çirkefe vurdum işi
attım kendimi ceza sahası içinde
-ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim
-niye lan dedi
konuşmayınca anladı. tatil mevzusunda takıldığımı
işten çıksam nereye gidecektim
önümüz kış kim iş verir amk. alanyada
-sen bilirsin dedi
hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük
-yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi
-kolay gelsin sana dedim gittim.
**iki gün kalmıştı tatile
muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım
nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra
-tamam izin aldım dedim. akşamki buluşmamızda
çok sevindi.
-ama kurallarım var dedim
-nedir dedi
-tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok.
hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum
dedim
-seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi
-şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim
iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi
kendini tamamen bana bırakarak öptü
-nasıl dedi
-bir kaç örnek daha alayım dedim
-örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi
mesajımı tekrar aldım. aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik
ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim
bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile.
böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı
hesabı kestik
aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği
şimdiden belli olan kış için bankaya attım
götüme başıma şort mort alıp
tatil hazırlıklarını tamamladım
gün geldi
bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık
ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu
daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu
sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi
antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer
aile bireyleri tarafından da onay gördü
bu mükemmeliyet
gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk
otel recepsiyonuna geldiğimizde
mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım
kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak??
**en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken
ben ebrunun erkek kardeşi ile
diğerleri de başka bir odada
sevinmedim desem yalan olur
gerçi ebrunun kardeşi
tam bir artist zengin piçiydi o sıralar
kimseyi beğenmez. elinden telefon düşmez. adibas nayk takıntılı
tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte
bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb
olsa olsa ebrunun kardeşini
ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi
otele yerleştikten sonra
hep beraber çarşıya gittik
aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda
limana nazır balık yedikten sonra
ebrunun babası
garsonla muhabbete başladı
nereye gidilir ne yapılır
garsonda bildiklerini anlatırken
bilmek istediği başka bir şey sordu
ben sanane amk. demek isterdim ama sordu işte
-gençler nişanlı mı evli mi dedi??
yaz yağmuru yağdırdı masaya
ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden
ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan
babası ne diyeceğini düşünürken
annesi de onun ağzına bakarken
piço cevabı verdi
-sevgililer abi bişey yok daha
-hayırlısı dedi garson. yaşlı arabulucu teyzeler gibi.
babası hesabı istedi. ödedikten sonra kalktık.
bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi. çenesini biblediğim yüzünden
zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz
çarşısını da gezdikten sonra otele döndük
havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra
odalara çıktık
hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık
beraber birşeyler yapıyor olmak
bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle
dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar
konuşurken daha samimi konuşuyor
ve beni de kabullenmişe benziyorlardı
ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken
ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara
ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince
muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu
ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak
kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum
kısacası daha çok sevdiler beni
yatma vakti yaklaştı
herkesin odasına gitmesi gerekirken
bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi
annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti.
odada ben ebru ve kardeşi kaldık
özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru
odada yalnız kaldık **ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek
her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı
zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu
ebru her ne kadar çişi erken edip
direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda
birinin onu durdurması gerekiyordu
sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor
sınır tanımaz haldeydi
pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle
-bu gece olmaz ebru dedim
sanki karı olan benim amk.
-neden dedi
-adet dönemindeyim dedim
onun gülme krizinden faydalanarak
kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım
romantizmin anasını sikmiş olan ben
ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece
sonra ailenin güvenini kazanmak adına
ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım
ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik
esir aldı lavuk beni
sordukça sordu
anlattıkça anlattım
konu aşk meselesiydi
ona fikirlerimi sundum
konuşmanın sonlarına doğru
bana göre içinde çok derin manalar taşıyan
-abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi
-hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek
sanki beni parayla satın almış gibi
-evet evet daha iyi anlıyorum dedi
-iyi geceler sana dedim
yattık
ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım
amk. öyle tatilin
benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın
en azından ben öyle gördüm çoğu turistten
vay efendim neymiş
hep beraber kahvaltı yapılacakmış
ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca
baktım etrafta kimse yok
ortam naz yapmaya müsait
okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi
kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım
**ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince
tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi
yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama
babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi
tehdite kalkarak cevap verdim
ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim
daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim
-evet ne yapıyoruz dedim
amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi
-plan tamam dostum bizi takip et dedi
komikti lan piç
çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık
saat 10 a kadar oturduktan sonra
en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık
kaş’ın koyları yarım adaları etrafında turlarken
mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik
epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında
ya ebru yorulmamıştı
yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki
bizim odadaydı
halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten
ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı
piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu
akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim
ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim
akşam yemeği için bayanlar süslenirken
biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri
giydikten sonra
otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak
onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi.
koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle
tekrar bir restorana gidip
yemek yeme faslını bitirdikten sonra
meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük
ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi
aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı
ertesi güna başladık
ismini hala hatırladığım
akça germe plajına gittik.
serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma
suyun altında nefesleri tutma ,
şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken
yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber
öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik **peder efendi çok marifetli
olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi
salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı
etleri attı sonra telefon geldi
o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı
allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik
ben kömürü yelledim
ebru beni yelledi
götüm sıcaktan yellenirken
artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu
işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra
yüzmeye güneşlenmeye devam edildi
yine odaya çekilme olayından sonra
ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu
piço anne ve baba ortada yoktu
biraz odada onları bekleyip
aşşağı indik hani ordalardır diye
baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar
bizde oturduk
-biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası
aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun
-hemen gidelim çok acıktım dedi ebru
onların yanından ayrılıp
ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca
-boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim
-ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak
bir yer bulduk
romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım
yemek üstü içkileri de içtikten sonra
liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık
başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde
herkesin yatmış olduğunu gördük
ebru ilk önce kendi odasına gidip
daha sonra benim yanıma geldi
bir süre beraber yattık
dokunmadan öpüşmeden konuşmadan
bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu
birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak.
**
bir süre öyle kaldıktan sonra
-sana birşey sorabilirmiyim dedim
yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine
-şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani.
sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim
sarıldı bana bir kaç tane öptü
vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı
-öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi
yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim
geceyi de tamamladıktan sonra
son gün kahvaltı
küçük çakıl plajı
derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik
teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra
eve gittim
sabah kalktım ama gidecek yer yok amk.
artık işsiz güçsüz birisiyim
ebrudan
- bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca
gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi
buluşma yeri belirleyip
üç beş konuştuktan sonra
durumu anlattım
-benim için işten mi çıktın dedi
-sen benim için babanla kavga ettin dedim
-ama şimdi ne yapacaksın dedi
-bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim
buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi
**çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım
ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı
babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım
ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım
para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek
depresyona sokuyor gibi olsada
bir aylık bir iş buldum.



hikayenin devamını okumak için reklama tıklayınız.

Part 24>

0 yorum: