Anlatsam Mı Anlatmasam Mı part 22

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.

*kalbim ebrudan ötesini görmezken
gözümde diğer kadınları bacıdan öte göremedi
5 gün sonra dayanılmaz hal alınca yaşadıklarım
onun gidebileceği her yeri sıkça ziyaret etmeye başladım
en azından görebilme umuduyla
dükkanda değil dükkanın önünde durdum hep belki yoldan geçer diye
dükkanı kapatınca evlerinin önünden geçtim ama nafile
binlerce kez bişeyler yazmayı denedim telefonla ama hiç birini gönderemedim
bir kaç günde unutabiliyorsa insan sevilmeyi bile haketmeyen birisidir.
ben unutamadım
ama sevilmeyi başka sebeblerden dolayı haketmiyordum
çünkü delikanlılığı yine o yaptı
ilk mesajı yine o gönderdi
-günaydın.
bir günaydın bu kadar anlamlı olmazdı.
kalbimdeki ölü hücreleri yeniledi resmen
-günaydın
diye cevap verdim
keşke daha başka birşey de yazsaydım
çünkü dondu kaldı muhabbet
akşama kadar elim telefonda bekledim
o yazmayınca çok saçma da olsa
-iyi akşamlar nasılsın? yazabildim
-nasıl bıraktıysan öyleyim işte.sen nasılsın? dedi
nasıldım ki ben? seni terkettiğim gibiyim mi deseydim
-sen nasıl olmamı isterdin dedim
-benim fikirlerime ihtiyacın yok sanıyordum dedi
hiçbirşey diyemedim
-mutluluk tercihlerini hep kendin için yapıyorsun dedi
ellerim titredi yazamadım
konuşsama amk. yazsana bişeyler dedim rezilliğimden sustum sadece
-halimi hatırımı sorman bile mutlu etti beni çok sağol hiç görüşemeyiz sanmıştım halbuki dedi -görüşelim
ebru dedim. bütün utancımla
-nasılsınlarda mı kalacak hep görüşmemiz dedi
-mutlu olmuyor musun böyle dedim
-beni mutlu etmek için mi görüşüyorsun sadece dedi
-bilmiyorum dedim
gece olmadan
-iyi geceler sana kelebek dedi
-çok mu karattım yine akşamı yoksa dedim
-bir güneş kendi ışıklarını güpegündüz bu kadar nasıl söndürebilir inan anlamıyorum. güneşimsin dedi
-kendimi bende anlayamamaya başladım zaten iyi geceler sana yarın görüşürüz dedim
-görüşürüz dedi
dükkan kapanıncaya kadar bekledim
gidip gecenin muhakemesini uyku öncesi yaptım
salaklıklarımın iyice farkına vardım
o yazmadan ben yazdım
-günaydın diye
-bi kaç dakika bekle dedi
dakikalarca benim yazmamı beklediğiniz gibi bekledim
yarım saat sonra dükkana geldi
vay amk. bırakıp gittiğim kıza bak bırakılır mı lan bu diye kendi kendime sövdüm
-şimdi konuş bakalım söyle günaydınını benimle dalga mı geçiyorsun. daha mı çok acı çektirmek
istiyorsun görelim dedi
hem korkarak hem utanarak ama dik durmaya çalışarak
-günaydın dedim
-günaydın kelebek nasılsın dedi. çok alaycı bir şekilde
-teşekkür ederim sen nasılsın dedim
-bende iyiyim gideyim mi şimdi. geçtin mi dalganı dedi
-bişey içermisin dedim
-içmem dedi. çok sinirliydi. babam bana o derece kızsa evlatlıktan redderdi
-özür dilerim dedim
-bende seni seviyorum gerizekalı dedi.(önceki bölümlerden hatırlarsınız. gitme ile biten entryden)
-ben onu demek istemedim dedim
-sen ne dersen de olm ben seni seviyorum. gidiyorum ama yine de seveceğim.ne halin varsa gör dedi
-bi çay içseydik dedim arkasından.
-önce sevdiğini söyle dedi
-özür dilerim dedim. biraz utanma sırıtma harmanıyla
-adam gibi söyle dedi
-seviyorum dedim
-kimi dedi
-ebeeee(ebeni diyecektimişim gibi) ebruyu dedim
-baştan kur cümleyi dedi
-seviyorum dedim.
-beni cümle içinde kullanarak söyle dedi. gülümesesini saklayarak
o kadar hiç utanmamıştım herhalde. binlerce söylediğim seni seviyorum
o kadar utanarak söyledim ki.
-deli dedi bana **gerçekten delilikti yaptığım.ya geri gelmeseydi?
artık tekrar barışmış sayılırdık
ama sadece sayılırdık
çünkü toprağın altındaki aşkımızın hazinesinin
kapağını açabilmek için kenarlarında kalan toprağı da almak herekiyordu
haklı olarak naz yaptı
-ben gidiyorum dedi
-nereye dedim
-ben görevimi yapıp beni sevdiğini hatırlattım biraz da sen koş peşimden dedi
-bi saniye dedim. derken hemen elini tuttum. yakaladım işte dedim
-sen öyle san kelebek bey dedi. elimden kurtulup gitti
vay amk. nazın çekiciliğine bak.
nasıl sikersen öyle sikilirsin
puştluğuna gitmedim.
arkasına baktı benim gelmediğimi gördü adımlarını iyice yavaşlattı
sonra durdu
ey allahım dediğini sandığım bir hareket ve yüz ifadesi ile
yürümeye devam etti
gözden kaybolduğu köşeden dönünce arkasından koştum
köşede bekliyormuş
-hayret koşabiliyormuşsun dedi
-evet para bozdurmaya gidiyordum dedim
-aklın sıra beni en büyük banknotun mu sandın dedi
-dur geç kaldım görüşürüz dedim. gülerek
-çok gıcıksın kelebek dedi
-aşkımın maddiyatı tamam bozulma.
ama dükkana dönmem lazım görüşürüz dedim
döndüm geri giderken
-bi kere sarılsaydık bari dedi
-onu ben gidiyorum diye artislik yaparken düşünecektin dedim
**içimdeki barışma sevincinden olsa gerek
ilkokullu çocuklar gibi koşarak dükkana gittim
ben yokken bir müşteri gelmiş.
ona satışı yapıp gönderdikten sonra mesaj attım
bir an önce gitsin diye de ne fiyat teklif ettiyse verdim.
ben aşkımın ihalesini tekrar kazanmışım
pazarlıkla mı uğraşayım amk.
-gelme sırası bende mi şimdi dedim
-neden gelecekmişsin dedi
-koşarken ellerim havadaydı görmedin mi dedim
-onu koşmaya başlamadan düşünecektin dedi
-akşam buluşunca da fikirlerin aynı mı olacak dedim
-akşam buluşacağımızı kim söyledi dedi
-gece buluşuruz dedim
cevap yazmadı
-yarın buluşsak dedim
-sanmıyorum dedi
bende yazmadım
bir saat kadar sonra dükkandayken
-evin önündeyim dedim
10 dakika sonra
-hani nerdesin dedi
-aşşağı ineceğimi sanmıyordum dükkana geçtim dedim
-yaa beni neden boşuna aşşağı indirdin dedi
-dükkana gel dedim
-hayır beyefendi sen geleceksin yeter benim geldiğim dedi
**
-o zaman dükkanı kapatıncaya kadar bekler misin lütfen dedim
-bu kibarlığın sebebi beni özlemiş olman mı dedi
-hayır seni boşuna aşşağı indirmiş olmanın özrü dedim
-özrün kabul edilmedi. dedi
-ben nasıl affettireceğimi biliyorum merak etme dedim
-hadi bakalım dedi
dükkanı kapatma saati geldi. dükkandayken mesaj attım
-aşşağıda bekliyorum dedim
-filme bakıyorum gelemem dedi
-topu topu bir buçuk saat sürer beklerim dedim
-sonra bir filme daha bakacağız dedi
-kendi hayat filmin bitinceye kadar beklerim dedim
ben bu sırada evlerine doğru yola çıktım.
gerçektende 40 dakika daha bekletti
sonra aşşağıya indi
-merhaba dedi
-merhaba dedim
-hadi iyi geceler bu buluşma sana yeter dedi
şaka yaptığını umdum ama gitti.
-bu gece bir daha buluşacak mıyız diye mesaj attım
-sanada iyi uykular dedi
çaresiz eve gittim
mesaj da atmadı
belli ki benim burnumu sürtmek istiyordu
bozuntuya vermeden izin verdim.
ertesi gün dükkana gittim
biraz daha haz alsın yaptığından diye peşinden koşuyormuş numarasına başladım
-lütfen bugün seni bir kere göreyim dedim
tahmin ettiğim gibi. yine sallamadı
saat başı mesaj attım
seni çok özledim.
yeter çektirdiğin acılar
lütfen affet artık affet
spor mağazasına gidiyorum dizlik alıp önünde diz çökmeye geleceğim
bu tarz mesajlar atınca anladı tabi piçlik yaptığımı
-çok eğleniyorsun değil mi dedi
-tamam pişmanım dedim
-kalbimi kırıyorsun hep dedi
-mesajlaşmayla olmaz inadı bırak günler geçiyor buluşup konuşalım dedim
-yeni çıkmaya başlamış sevgili kuralları geçerlidir. öpmek sarılmak yok dedi
-kurallar için daha önce bir buluşma yapalım sonra yine normal buluşuruz dedim
-o zaman buluşmada yok dedi
-kurallar buluşması bitmiştir. tamam kabul. dedim
-işin bitince haber ver o zaman dedi **o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım.
işim hiç kolay değildi
beni çok zorlayacağı belliydi
dükkanı kapattım ve mesajı yazdım
-ben hazırım. dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim
-gelince tekrar hatırlat bana dedi
naz yapacağı belliydi.
evlerinin altına geldim.
-bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır. yazdım gönderdim
bana gönderdiği cevapta sadece
-bekle yazıyordu
kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk.
bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok
deli gibi aşşağıda bekliyorum
bir mesaj daha yazdım
-başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim
-ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi
yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi
bir surat bir tavır sanki film artisti. makara yapacak benimle belli amk.
onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün
-hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim
-hoş bulduk gerek yok dedi
kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde
-nereye gitmek istersiniz dedim
-beni takip et dedi
yürüdü gidiyor
üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım
-yanımda yürüyerek takip et dedi
bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline.
ama madem onu zamanında üzdük. sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik
gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona
bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün
sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla
biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim
**iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü.
bende yanında yürüdüm.
geriye döndü ve bizim yerimize bakarak
sonra da bana kısaca bakarak
-yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi
-sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim
-boynum ağrır sana bakacam diye dedi
-zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim
-evet haklısın gidelim dedi
hakaten de hiç bakmıyor
geriye yürüdük
yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu
ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi
-evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken
-ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim
-ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi
o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim.
o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu
-buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim
-zamana danışmam lazım. erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi
gerçekten suçluymuşum gibi oturdum
bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama
ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması
kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması
içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du
bak kelebek diye cümle kurup arkasından
geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi
**bir an pişman olur gibi oldum
tekrar buluştuğumuza
bir süre sessiz kaldık
-konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim
-bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi
-zamana danışırım dedim
-ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi
-galiba dedim
ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden
zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü
-bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi
-sensizlik bölümünü biliyorum. seninle olursayı örneklendir dedim
-en azından böyle görüşürüz dedi
-ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma)
-kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi
-bırak şimdi sadede gelelim. arkadaşmıyız sevgili mi dedim
-sen hangisini istersin dedi
-eski ebruyu dedim. içimde kalmışlıkla
-ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi
-o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim
-neden dedi
-üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim
ben hayatındayken kim olursa olsun
başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen
hangi duyguyla dans edip elini tutmanın
bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim
-çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi
-seni kalbimde büyüttüğüm kadar
bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur.
ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada
sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim —hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi
-benim de kız arkadaşlarım olsun. bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim
-ama niyet önemli dedi
-namaz kılanların cehennem korkusuyla mı
cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru.
benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen
aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim
-tamam haklısın dedi
-bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum. dedim
-tamam denerim dedi
-seni zorla çağırmadım. zorla kendime aşık etmedim.
ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre.
gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma
ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim
beyler içimi döktüm mü döktüm
rahatladım mı evet
gerisini ona bıraktım
kendiyle yüzleşsin amk.
yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı
tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk
-ebru bana bu konuda söz verme.
yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver.
sevgilim değilken yapmış olursun dedim
-tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi
-evet kapattım. kararımı da verdim. şartlı tahliyesin gönlümde dedim
tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi
birikmiş sinirim geçmediği için
gönülsüz izin verdim sarılmasına
-sen beni kendi yerine koy. beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver. dedim
—kendimi tek koymak istediğim yer yanın. çok seviyorum seni. dedi
-benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim
sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı
sonra küçük bir öpücük kondurdu
-böyle mi dedi
-bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim
yine öptü.
özlediğim öpmeler olduğu için
bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim
bir süre öptükten sonra
-evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması)
-istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim
-sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi
ben bir şey demeden
-gördüklerini unutabilir misin dedi
-hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak
-terbiyesizlik yapma dedi
-soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim
-pişmanım ama dedi
-ben göreceğimi gördüm. sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim
-4 gözle denir ona ama dedi. biraz düşündü
-çok pissin yaaa diye ekledi
yine bir hafif şamar yedik.
yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı
-utanma aşkının sanatı değil miyim. sanat için soyundun varsay dedim. yine gülerek
-kapat konuyu lütfen dedi
-inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim
ağzımı kapattı. sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı.
gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten
sonra eve bıraktım. yolda türlü muziplikler yaparak
uzunca bir sarılma ile veda edip
yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla **ertesi gün oldu
ilk mesaj
-tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu
bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına
iki günlük dünya amk.
seviyorum işte
kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor
içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip
yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi
çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından
kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki
kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü
-günaydın ebrum dedim
-kahvaltı yapalım mı beraber dedi
-sen mi hazırlayacaksın dedim
-annemler evde ama gel istersen dedi
-boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim
-sen mi hazırlayacaksın dedi
dükkanda ne hazırlanır amk. menemen mi yapacam sanki
-evet ben hazırlayacağım dedim
o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm
hergün simit poğaça bir yere kadar amk.
hem yemeyi özlediğimden
hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden
gittim karpuz beyaz peynir aldım.
o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım
hiç yadırgamadı
bu ne diye sormadı bile.
zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi
olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki??
çayları da söyledim
kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi
-nedir dedim
-tatile gidelim dedi
-millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim.
hayatında hiç tatile gitmemiş ben
-biraz uzaklaşmış oluruz dedi
-annen baban dedim??
-henüz konuşmadım onlarla dedi
-izin vereceklerini sanmıyorum dedim
-en azından bir deneyeyim dedi
-ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim
-sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi
aslında gitmek istiyordum hemde çok.
bir kaç gün sadece ebruyla olmak
o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi
ama babasının izin vereceğini sanmıyordum
tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım
ebruya herşeyi ödetmek olmazdı
ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın
-tamam bakarız dedim **günler geçerken ebru her konuşmasında
nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil
fantazisinden bahsediyordu
gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi
ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda
bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı
bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini
ama benim böyle davranmam
tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından
buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum
bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı
artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada
ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya
onun bu konuda ne düşündüğü ve
olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi
onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması??
bir buluşmamızda ebru
-sana bir iyi bir kötü haberim var dedi
-birini seçerek başla bakalım dedim
-ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi
-iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu
-iyi haber buydu canım dedi
samimi bir mutluluk vardı yüzünde
unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu
daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim??
-diğer habere geçelim dedim
-babamla kavga ettik dedi
-sebebini biliyorum galiba dedim
-evet izin vermedi dedi
-ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim
-zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti **bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erkekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim

Part 23>

0 yorum: