Anlatsam Mı Anlatmasam Mı part 15

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.

karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep
bazen o beni teselli etti bazen ben onu
tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince
bazen ağlaştık
isyan ettik
ama sevgimizi hiç kaybetmedik
hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim
hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim
çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede
hep ikna ettim gelmemesi konusunda
okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim
ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden
bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde
bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için
işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı
babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana
bir tanesinde yine tavla oynadık
diğerinde de çay içip konuştuk sadece
ebrunun her konusu açıldığında
üzerine toprak attım muhabbetin
her iki gelişinde de eve davet etti beni
ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim
bunu da açık bir dille babasına anlattım
hak verdi
zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken
darlanıp üzülüyordum
zordu onsuzluk **bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye
çalışıyordum
gelen turistlerle makara yapıyordum
ebru geleceği tarihi söyledi
ramazan bayramı
günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı
beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi
az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik.
bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı
bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum
-günaydın aşkım yazıyordu
-günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim
-ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi
saat 10 civarıydı
-gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim
-göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi
-sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim
-hayırlı işler dedi
ben dükkana geldim
kepenkleri açtım
dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım
sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de
onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım
sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki
dükkandan içeri girdim ama
sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm
dönüp baktım kim diye
karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu
şaşkınlık değildi
ne gülebildim ne ağlayabildim
suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin
ebru
o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o
rekorun amına kordum ama
atamadım
dondum kaldım
bir gün sonra gelecekti amk.
sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu
test etmek istiyordum ama
saçlarımı düzeltebildim sadece
evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile
-hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi
gülümsedim şuursuzca
bana yaklaştı kıpırdayamadım bile
sarıldı
vay amk. öyle duygunun
belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı
sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken
-dur orucumu bozacaksın dedim
-iftarı bekleyeyim o zaman dedi
-sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim
-hoca bazen erken okuyor işte dedi
-o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim
-bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi
-haberleri yok mu geldiğinden dedim
-yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi
-ne zaman eve gideceksin dedim
-akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi
-aç mısın dedim
-biraz dedi —ne yersin canım dedim
-menüde ne var dedi
-simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim
-çeyrek tost yeter dedi
diafondan yarım tost istedim.
-çeyrek yeter bana dedi
-küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim
-ne içersin dedim
-kahve söyle de uykum açılsın dedi
-bir dakika sen ne zaman geldin dedim
-saat 8 de alanyaya indim dedi
-peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim
-seni bekledim dedi
-annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim
-en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi
-otobüsde uyuyabildin mi dedim
-sence dedi??
-ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim
-bende etmedim sayılmaz. dedi
vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik
ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu
önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı
onu uyutmam lazımdı ama nasıl
dükkanda yatacak yer yok.
kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için
kabul etmeyecek
tabure de uyunmaz
eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor
vay amk. saksı durdu
nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken
tost u geldi
biraz daha düşünme fırsatı buldum
tostunu yedi
bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu
dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım
o bana ne yapıyor acaba diye bakarken
dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip
-hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi
** elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim
dışarı çıktı
kepengi kapattım
ilk taksi durağından bir taksiye bindik
bizim eve gittik
-yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi
-onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim
-buraya niye geldik peki dedi
-seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim
içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk.
onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim.
-bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi
bende karşısındaki koltuğa oturdum
-çok özledim seni dedi
sus işareti yapıp
-bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim
-ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir
miyim arasıra dedi
-benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim
-ne zaman dedi
-kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim
-o muydu ilk dedi
-kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim
-şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi
konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu derken
baktım olacak gibi değil
annemleri aramam lazım dedim
telefonu çıkardım aradım babamı
nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım
sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır
diye
arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık
kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var ortada
sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım
-biraz uzan istersen dedim
-uykum yok dedi
nasıl yok amk.yaa **ben yanına uzandım
sadece yarı sarılır halde
karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken
bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu
bir müddet onu izledim.
bende mal mal bekledim evin içinde
zaten oruçtum son gün diye
ne bişey yedim ne içtim
ne de o uyurken bir öpücük kondurdum
akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak
-ne kadar var dedi
-neye dedim
-seni öpmeme dedi
-az kaldı dedim
-tamam sen bir markete git gel lütfen dedi
-ne alayım dedim
-en ucuz ne varsa onu al dedi
pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim
kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş
5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım
-bir tane daha al o yetmez dedi
vay amk.ne aldık ki ne yetecek
biraz daha bekledim
yine çaldım kapıyı
açtı üstünü değiştirmiş
biraz makyaj tazelemiş
-bunun için mi gönderdin beni dedim
-orucun bozulabilirdi ama dedi
kız haklı beyler bozulabilirdi amk.
hadi sende hazırlan dedi
-bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim
-gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi
-parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim
odaya geçtik.
o oturdu
ben kalkıp diğer odaya geçtim
yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı
giyindim
evden çıkıp onların evine gittik
kapının önüne geldik
-ezan okunsada öyle girseydik dedim
-amacını anladım kelebek dedi
evet lan öperek açmak istiyordum
kapıyı çaldım
annesi açtı
-oo kelebek hoş geldin dedi.
-hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk
ana kızın arasında kaldım
vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle
sesi duyan geldi ondan sonra içerden
beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok
içeri aldılar kızı apar topar
onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri girdim **
eveeeet
masa kurulmuş
karnım zil çalıyor
ama birden doydum
ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda
o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü
-evet dedi ebru bana sarılarak
yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra
rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk.
o piç hariç tabi
muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular
bende teşekkür edip
o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim
derken alanya kalesinden top atışı duyuldu
ve masaya oturduk
ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi
amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi
konuştukça konuştular ebru hakkında
okul ankara yolculuk sürpriz
ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi
ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek
o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda
o da benim gibi susuyordu
sonra ebru
gözleri üzerime toplayan
-kelebek benim için çalışmadı bugün dedi
digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken
-yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim
gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek
-kaç para verdin ebru dedi o piç
he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış
-kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru
diğer ev ahalisinden
ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi
-umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak
ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir
şekilde üstüme üstüme geliyordu
golü atmamak ortaya ayıp olurdu
-bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına
-neden dedi
ve çaktım golü
-çünkü…
**kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim
ne diyor lan bu diye bana bakarlarken
-kendi kalbimin hamal’ım yapmışım aslında onu.
oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim
anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum
ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu
hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için
yemek faslı bitti.
ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı
oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi
-tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine
harbiden ayıp ettik amk.
misafirliğe eli boş gidilir mi??
-kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek
salonda otururken hep beraber
muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı
işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu
daha önce biliyor olsalar gerek
beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar
salonda ebru yanımda oturuyordu
ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için
bende ön planda kalıyordum
ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi
sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç
baktım olacak gibi değil
çay geliyor meyve gidiyor
tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor
amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi
kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye
kimsenin gideceği yok
oturdukça oturuyorlar
konuştukça konuşuyorlar
ebrum yeni gelmiş
daha öpememişim bile **ebruya ben gideyim mi işareti yaptım
sakın ha dercesine bana baktı
kadınlar kendi arasında geyik yapmaya
erkekler de futbolu konuşmaya başladılar
neee futbol mu deyip daldım geyiğe
o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı
sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle
objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler
biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi
bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu
konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim
konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım
çünkü aklım ebrudaydı
vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu
en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile
-bana müsade artık dedim
-camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası
diğerleri de güldüler takılırcasına bana
-hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim
baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller
ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor
ama sıkıldım amk.ne yapayım
kızla yalnız kalamadık ki
hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım
hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim
ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni
ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi
hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük
sonra gittim
zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan —gönül hamalın seni çok seviyor diye
-bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim
-sadece bayramlığın mıyım dedi
-delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim.
-deli diye son mesajını gönderdi o gecelik
ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim.
bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım
ebruyu aradım
kısa bir bayramlaşmadan sonra
ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi
bende köye gittim
mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen
bir akraba arabası ile döndüm



Part 16>

0 yorum: