İşte Benim Hikayem Part 5

21 Temmuz 2013 Pazar yazildi.

[zaman geldi mi?]
——


-”cansu” diye girdim konuya.

-”efendim” dedi o prüzsüz sesiyle.

-”sana bişey söyliyeceğim” dedim konuya nasıl devam edeceğini bilmeyen bi adamın yapacağı gibi. beni dinliyordu, etkili bi konuşma yapmalıydım. daha önceden kurduğum hayallerde sadece bu günü hayal etmiştim neler söyliyeceğim konusunda hiç bi ön hazırlık yoktu. doğaçlama gelişecekti herşey kalbimin rehberliğinde. dağılmaya yüz tutmuş cesaretimi tekrar bi araya getirip

“seni o cafede öykülerle gördüğüm andan beri içimde bekliyor şimdi söyliyeceğim şey…” kısa bi sessizliğin ardından “senden çok hoşlanıyorum” diyebildim.

derin bi sessizlik oldu. boğazına kaçıyordu içtiği çay. yüzü şekilden şekile girdi. benim suratım kimbilir ne haldeydi. kalbim yerinde duramıyordu, ben onun ağzından çıkıcak kelimeleri beklerken benim hiç beklemediğim bişey oldu. kalktı gitti masadan. öyle bakakaldım arkasından. dünyam başıma yıkılmıştı sanki. kaynar suyla duş almış gibiydim. şu ana kadar hal ve tavırlarımdan biraz olsun anlamış olması gerekti ondan hoşlandığımı, o kadarda sürpriz olmamalıydı bu durum. bi süre hareketsiz kaldıktan sonra mesaj sesiyle irkildim. kolum halsiz bi şekilde uzandı masadaki telefona. cansudandı. “bende.” yazıyordu sadece. o an bi insanın ruh halinin ne kadar hızlı değişebileceğini anladım. hafiflemiştim sanki. iyi ki suratıma söylememiş dedim kendi kendime, mutluydum fakat bi şeyler eksikti evet istediğim tam olarak bunu suratıma söylemesiydi. gözlerimin içine bakarak, benim ona söylediğim gibi. biz nası söylüyoz anasını satim. biraz sonra mesaj attım

“suratıma söyleyebilecek misin bunu, bıraktığın yerdeyim.”

geleceğinden emin değildim. fakat haftalarca bekleyebilirdim orda o şekilde. geldi beyler. ağır çekimde yaklaştı bana doğru. yavaşça oturdu yanıma. dudaklarına bakıyordum sadece. titrek bi sesle, “bende seni şapşal” dedi. o an herşey tamamdı işte. benim yapabildiğim tek şey istem dışı sarılmaktı ona sıkı sıkı. kaç dakika öylece kaldık bilmiyorum. ayrıldığımızda ikimizinde suratında aynı gülüş. hiç bi şey konuşmadık fakat gözlerimiz muhabbeti koyulaştırdıkça koyulaştırdı. işte olmuştu lan bi kızı gerçekten seviyordum ve onunda beni sevdiğini duymak tarif edilemezdi. aşkın dorukları denilen yer tam olarak burasıydı sanırım. geç olmuştu kalktık, evine bırakacaktım onu. yolda sadece elini tuttum hiç bi şey konuşmadık. öylece yürüdük. biliyordum ki ikimizde mutluyduk. evine yaklaştığımızı anladığımda durdu ve bana döndü. kısa bi süre gözlerimin içine baktı ve yanağıma küçük bi öpücük kondurup “hoşçakal” dedi anı bi tebessümle destekleyerek. tebessümüne karşılık verdim ve girdi içeri. arkasından baktım bi süre. dünyanın en mutlusu bendim sanırım o an.

-[ebru ablama saygılar]
——-

aşıktım beyler. aşkın sözlük anlamı cansuydu tam olarak benim için. mesajlaşmalar, telefonla konuşmalar, buluşmalar devam etti. sevgi sözcükleri eksik olmadı cümle sonlarında ve satır aralarında. aşkın kafa yapan bişey olduğunu anladım zamanla. aşk sarhoşuydum. “seni özledimler” yanyanayken bile kullanılır oldu. birbirimizi göremediğimiz her an işkence oldu yüreğimize. fakat birde abi gerçeği vardı unutulmaması gereken. her dakika yanında olmak istesem bile abi engeli yüzünden mümkün olamıyordu bu. telefon sayesinde sürekli iletişim halindeydik ancak. graham bell abimin ruhunada bi fatiha transfer ettikten sonra yine dükkanda yalnız olduğum bi günde, (onunla olmadığım zamanlar genelde dükkanda vakit geçiriyordum.)

cansu ile mesajlaşırken bi yandan radyo eşlik ediyordu bana. ve konu eskilerden açılınca

“seni görünceye kadar tövbeliydim aşka, mucizemsin benim” dedi cansu. aynı durum benim içinde geçerliydi aslında bakılırsa. aldatılmıştım ve tam 20 gün en dipteydim. ta ki onu görünceye kadar.

tam o anda ebru gündeş-beyaz parçası çalıyordu radyoda. sözleri manidar

“Ben kayboldu sanmıştım meğer sendeymiş
Görür görmez anladım hemen o anda
Sarı sandıklara kitlemiştim aşkımızı
Sahip çıkmışsın canım eksik olma

Nasıl özlemiş kalbim böyle atmayı
Orsa yerini bile unutmuştum hanidir
Bazen hayat vermek ister aldıklarını
Mucizeler hep böyle ansızın gelir (buraya dikkat)

Teşekkür ederim böyle baktığın için
Teşekkürler aklımda kaldığın için
Karanlıktan korkmuyorum eskisi gibi
Senin yanın en aydınlık beyaz benim için”

tam volume arttırmıştım ki cansudan gelen mesaj radyoyu kapatmama neden oldu

“nasıl özlemiş kalbim böyle atmayı, oysa yerini bile unutmuştum. bazen hayat vermek ister aldıklarını, mucizeler hep böyle ansızın gelir.”

afallamıştım. bi an cansunun yakınlarda ve beni dinliyor olduğu hissine kapıldım ister istemez. kalktım radyoyu kapattım ve dükkanın önüne çıkıp etrafa bakındım istemsiz. daha sonra dank etti ki aynı kanalı dinliyorduk. bozuntuya vermeden şarkının devamıyla cevap verdim

“teşekkür ederim böyle baktığın için, teşekkürler aklımda kaldığın için. karanlıktan korkmuyorum eskisi gibi, senin yanın en aydınlık beyaz benim için.”

cevap geldi, mesajda sadece radyonun frekansı yazıyordu.

“tesadüf mü bu?” dedim

“mucizemsin demiştim.” dedi ve devam etti “her kadının asla bi daha aşık olmayacağım dediği anda hayatına giren muhteşem bi adam vardır diye bi söz okudum az önce facede” dedi dolaylı yoldan gönderme yaparak. farketmiştim inceden tık tıkı.

“he gördüm evet bu aralar çok dolanıyo facede yaa” dedim gıcıklığımıda yaparak.

“öküzsün” dedi.

Part 6>

0 yorum: