Anlatsam Mı Anlatmasam Mı part 18

18 Temmuz 2013 Perşembe yazildi.

-hala seni hakediyor muyum dedim
-çok seviyorum seni kelebeğim dedi
-dur valla dayanamıyorum dedim
elimi kaldırdım
-ne yapıyorsun dedi
-garson bey bakarmısınız diye seslendim
-yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak
garson geldi
-bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken
-buyrun dedi garson
-iki çay alabilir miyiz dedim
-tabi dedi gitti garson
-offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi
vay amk. şaka yaptık işte
kendisine atılan topu gole çeviremeyip
auta vuran forvetin
şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek
hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması
ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil
-hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi
-çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim.
bir an gece gideceğini unutarak
demez olaydım
yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine
-iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim
çaylar geldi
hesabı istedim
o içmedi bile
-bir sorun mu var dedi garson
-işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye
garson komaya girdi —ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim
-ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek
-benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim
dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken
o soruyla karşılaşmak
aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni
-sen seç dedim
-bize gidelim dedi
-ben seçeyim dedim
düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini
-saat kaç dedi
-ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim
-kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi
hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki
ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi
-hadi bize gidelim o zaman dedim
-evde annenler varsa dedi
-evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim
utandı. gıcıksın dercesine bakarak
eve gittik
evde kimse yok
artık nerdelerse
kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken
arkamdan sarıldı
döner dönmez de öptü
ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak
onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden
-ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim
-uzatma dedi tekrar öperek
kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken
—salona geçtik öpüşerek
yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki
aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim
-ateşimi çıkarma lütfen
-tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum
bir süre öpüştükten sonra
o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir
yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez
biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda
bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca
ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü
alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı
çikolota yemiş piç kuruları gibi
hiperaktif oldu ters ünlem işaretim
kendimi kanepeden aşşağı attım
iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım
ömrümün geri kalan kısmında
ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim
vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar
sarıldık biraz
dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken
kapı çaldı
kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam
açtım kapıyı
annem
anne hoş geldin dedim telaşlı
ne suş işledin yine dedi
misafir var dedim
o zaten benden önce gördü
-merhaba kızım dedi
-hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi
anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi
yemedi numarayı ebru ama neyse
kapıya kadar takip ettim
-seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi
çıktı gitti
ebru da toparlanmış bu arada gitmek için
-çıkalım ayıp oldu dedi
hak verdim
bizde çıktık
konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim
annesi aradı
çarşıda onunla buluştuk
bir kaç bişey alalım diye karar verdiler
sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar
centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım
akşama doğru babasını aradı ebru
o da çarşıya geldi
bir restorana gittik
yemek yedik
onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi
okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular
yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi
alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim
ebru da zaten yola gidecekti
otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk
evlerine gittik
ebru el çantasına otu boku doldururken
ben valizi aldım hep beraber otogara gittik
annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi
biz sarılarak saati bekledik
hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan
**vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan
valizleri yerleştirdik ebrunun
-erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim
annesi ve babasıyla vedalaştı
bana da sarıldı. gözleri dolu dolu
-seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim
anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı
çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı
almam lazımdı onu ama nasıl
-ebru sen bin lütfen dedim
-bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık
ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu
el salladı üzgün üzgün
muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim
-aga boş yer var mı otobüsde dedim
-yok dedi
-antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi
bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye
gelmessem ölmem herhalde mantığı ile
-tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim
annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim
kolay gelsin dediler gülerek
otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım
otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi
360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi
annesi gilde sürpriz bozulmasın diye
el işareti ile beni deşifre etmediler
alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik
muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için
ona kısaca durumu özet geçtim
-şurdan bir su alda benden götürüver dedim ** tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin
suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti
ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında
bana baktı muavin almıyor dercesine
vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı
sonra muavin geldi
elinde suyla dur ben vereyim dedim
-abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi
-tamam almazsa atarsın dedim
kıllandı tabi muavin
suyu aldım yanına kadar gittim
-bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına
ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak
o asık suratta oluşan gülümseme
birisine duyulan aşkın
paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi
ne diyeceğini bilemez haldeyken
-kelebek diyebildi sadece
-yanım boş gel istersen dedim
durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum
arkamdan o da geldi
millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim
-ankaraya mı geliyorsun benimle dedi
-iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim
-neyle döneceksin deli dedi
-senin aşkınla dedim
-bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi
-orda bırakmadan geri gel ama dedim
-ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi
-çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim
-ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi ** -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim
ebru gülümserken
geçen muavine bakarmısınız dedim
elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye
-buyrun dedi
-antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim
görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti
o gider gitmez ebru omzuma yaslandı
-neden geldin dedi
-bir kere öpebilmek için dedim
-daha çok üzüleceğim şimdi dedi
-daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim
-antalyada bende ineyim gece giderim dedi
-işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim
bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı
-bu şakaların öldürecek beni dedi
-hangi şakam dedim
bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum
bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası
ve ellerimdeyken elleri
otogara geldik
antalya yolcularını alırken otobüs
ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim
o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak
şehvetten çok uzak
bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek
otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan
bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı
360 değil tek bir açıyla bana bakarken
otobüs hareketlendi
keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim
havucun faydalarına isyan ettim
otbüs gitti
bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı
iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum
eve geldim
kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına **kalktığımda kış bitmemiş olmasına
rağmen ayılığım devam ediyordu
hiç kalkmak istemedim
birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde
o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim
ben yazdım
uyanınca haber ver diye
iş yerine gittim
dükkanı açtım
avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti
bir grup turist kafilesi geçti
rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar
dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp
hanut alıyor satıştan rehberler
benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti
onlar mal mal bakarken
aslan misali sürü arkasında kalmış
bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım
gelin deneyin dedim
hemen atladılar
birincisine nasıl çekileceğini öğretirken
rehber en dış kulvardan koptu geliyor
rehber de
22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk.
sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız
-ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı
böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana
** -daha önce ölen olmadı rahat ol dedim
turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar
vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş.
turistleri kandırıyormuşum
o saymaya başladıkça ayarım kaçtı
aldım nargileyi turistin elinden
rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları
suratını duman manyağı yaptım
-sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk
kimi kapatıyon nereyi kapatıyon
amcık turistin biriside sanki
rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu
-bu nargile kaç para dedi
-bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim
rehber iyice tilt oldu
bu arada benim telefon çaldı
arayan ebru
rehber ters ters bana bakarken
-şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim
telefonla konuşmaya başladım
muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü
-merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya
rehber de siktirdi gitti turistlerle
ebru anlattı da anlattı
vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm
bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye
merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine
bir müddet sevgi akabinde
ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı
ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime**akşama doğru aynı rehber yine geldi
-kapalıyız dedim
-açıksınız ama dedi
-sana kapalıyız dedim
-sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi
-bana sen mi verdin bu işi dedim
-başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi
benden özür bekliyor siktiğim
-git attır ne yaparsan yap dedim
sanki iş ve işçi bulma kurumu amk.
-oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi
-haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim.
-al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim
parayı suratıma fırlattı gitti
ebrunun babası geldi
-var mısın tavlaya dedi
kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime
ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor
başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda
makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım
arasıra güldü
arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile
-sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi
-kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim
-yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi
-yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim
-tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken
rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi
beni direk es geçip
ebrunun babasıyla tokalaştılar
vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi
onlar konuşurken ben başladım piçliğe
yer bakıyordu rehber
-parayı ben aldım yerde arama dedim **erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi
sonra tanışma faslı oldu
merhaba merhaba
beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam
-yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı
sahte gülümseme ile
-aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim
bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken
-hadi gidelim özür diledi dedi rehbere
-rehber ben duymadım dedi
-çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim.
hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler
ebru ile bilindik mesajlaşmalar
mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda
telefon konuşmaları
üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım
telefon konuşmalarını bitirirken
tekrar tekrar seni seviyorumlar
önce sen kapat diye uzayan muhabbetler
gecenin sonlarında mesajlaşırken
bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra
defalarca daha atılan mesajlarla
bir haftayı tamamladık
rehber tur için yine çarşıdaydı
aynı rehber
bu defa nargile içmiyordum
ciğerleri nadasa bırakmıştım
yanımdan geçerken
-hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk.
hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim
nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin
sinirden ,
lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile
gittim nargileyi yaktım
bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız
ebru ile dolu olan kalbim

Part 19>

0 yorum: